Dostlarım;
Nisan ayının son günlerinde İzmir Kitap Fuarındaydık.
Yeni çıkan romanımız Öz Peşinde’yi ve önceki kitaplarımız; Fatsa Öyküleri ile Üretken Türkiye’yi imzalamak, okur dostlarla merhabalaşmak için…
İzmir, güneş, deniz, kitap, fuar, yazı, edebiyat, okurlarımız..
Ne çok güzellik bir arada.
Hep özlediğimiz dostlar..
Özcanlar, Eminler, Binnurlar, Malak Ailesi, Uğurlar ve yazarlar, şairler, Ahmet Öneller, Salih Bolatlar…
Konak, Alsancak, Bornova, vapurlar, martılar, imbatlar..
Gelelim fuara.
Dolaşırken, bizim “Merinos” ile bir baktık ilerde uzun mu uzun, onlarca genç, kızlı-oğlanlı bir kuyruk var.
-Kim için acaba? dedik ve ilerleyerek yazara yaklaştık.
-Sorduk, o heyecanla bekleyen gençlerden birine.
-“U.U.” dedi, hafif alaycı bir edayla ve ekledi.
-Aaa, siz tanımıyor musunuz, U.U’yu?
Mahcup olduk elbette. Bir şey diyemedik.
Bizim Merinos merakla yazarın kitaplarına yaklaştı ve bir köşede sayfaları karıştırdı.
Ben de hem ona hem de sıradaki her gencin kitabını imzalatıp, uzun uzun sarılıp kucakladığı, resim çektirdikleri “yazarlarına” baktım.
Zihnimden de “UU Gençliği” başlıklı bir yazıyı düşledim.
Zaten sıradaki kalabalığı görünce de birlikte bir “uuuu” çekmiştik.
Bir diğer yanda da yaşı henüz 22-25’ler gösteren bir genç adamın önünde yine böyle bir uzun sıralanış vardı.
– O ne yazıyormuş, acaba, dedik ama bu kez sessizce.
Yeniden mahcubiyete düşmeyelim diye.
Kalabalıklardan uzaklaşıp öte yana doğru giderken bir ara gözüm bir masada Adnan Binyazar’a ulaştı.
Yalnızdı, uyuyan bir dev gibiydi, ne “bin”i, onbinlerce sayfa yazabilirdi..
Masalını Yitiren Dev, Ölümün Gölgesi, Yazma Sanatı gibi büyüleyici eserlerinin arkasında oturuyordu sakince..
Gülümsedi bana..
Tarihin derinliklerinden gelen bir kahkaha gibi duyumsadım o anı.
Belli ki hissetmişti, benim “uu” gençliği için içimden geçenleri ve bana “aldırma, geniş zamanlı bak bu okur-yazar-kitap ilişkilerine, değerlendirmelerine” demek istemişti sanki..
Eve geldiğimde, Taylan Kara’nın yazılarını okudum yeniden, hani “vasat edebiyat, edebiyattaki çürümüşlük” gibi temaları ele alan yazı ve konferanslarını..
Ve bir kez daha ne kadar da haklıymış, durum nerelere gelmiş, diye iç geçirdim hüzünlüce..