Kentin önde gelen işdünyası temsilcileriyle tek tek konuşmadım. Seçimlerde kime oy attıkları onların özeli.
Yine de bu kentin işdünyasının en az yüzde 75’inin AKP’den yana olduğunu söyleyebilirim. “İşdünyası sistemden besleniyor, elbette iktidar gücünden yana olacaklar” deyip kestirip atmak da mümkün tabii. Bu doğru ancak tek doğru değil…
Öncelikle Türkiye’nin konjonktürü artık AKP’yi sağda alternatifsiz hale getirdi.
AKP’nin ‘merkez sağ’ı temsil etmediğini savunanlar, ‘merkez sağ’ın tanımının değişmekte olduğunu göremedi. Alternatifsiz kalan merkez sağ, birkaç yıldır AKP’nin çizdiği sınırlarla yeniden şekilleniyor.
Doğası gereği istikrarı merkez sağla bütünleşik gören işdünyası da AKP’ye karşı tereddütlerini bir kenara bırakmaya razı oldu. Öyle ki, diğer kentlere göre daha derin bir “Rejim nereye gidiyor” sorgulaması olan İki bakanla verilen güvence AKP’ye kayışta işe yaradı.
AKP’nin iki Bakan’ın ağzından “Gelecek ve bereket!” için “Rejim sorunumuz yok, tek hedefimiz dev projelerle İzmir’in ticaretini parlatmak” mesajı dahi işdünyasına yetti.
Sekiz yıllık iktidar döneminde “Bugüne kadar İzmir için neden birkaç çalışmayla yetinildi, hiçbir özel proje gerçekleştirilmedi” sorusunun üzeri gelecek coşkusuyla başarıyla örtüldü.
35’e inanan yok gözler 5 projede
Seçim bitti şimdi İzmir kulaklarında yer edinen ‘35 İzmir, 35 Proje’yi bekliyor.
Bazı projeleri daha çok bekleyeceğinin İzmirliler farkında. Vaad edilen projelerin uç noktası olan Karaburun’a 6 kilometrelik kanal, 2023’e değil ancak 2033’e yetişir görünüyor.
Birçok projenin kısa zamanda gerçekleşmesinden umut olmadığını, bu projeleri hazırlayanlar bile biliyordur. Ancak vaadlerin arasında öyle projeler var ki, diğerlerini unutturuyor.
Kent ekonomisi şu anda 5 projenin başlatılmasına razı. Bu beş projeyle yaratılacak hareketlilik, yapı ve inşaat sektörünü harekete geçirir, diğerlerini de tetikler.
Dikkat ediniz bu projeler yani somutta ilerleme şansı olanlar belediyenin gücüyle yapılabilecek projeler değildi. İstanbul’da da, Ankara’da da benzer projeler yine devlet eliyle yürüyor.
İzmir’in öncelikle beklediği 5 proje
* Köprü ve tünelden oluşan İzkaray
* Çandarlı Limanı
* Kent dönüşüm
* İzmir-Ankara yüksek hızlı tren hattı
* 2 şehir hastanesi
olarak dikkat çekiyor.
Yürümekte olan otoyol projesinin bir ayağının İzmir’den başlatılması ve temeli atılan Çandarlı Limanı kentte hareketlilik getirirken şimdi özellikle bu 5 konuda çalışmaların başlatılması isteniyor. Gözler özellikle İzkaray Projesi’nde. Bakan Yıldırım Üçkuyular, Yeşildere, Mürselpaşa arasında şehir içinden geçen transit yolu yeraltına alacak, İnciraltı ile Bostanlı arasında hem tüp tünelle hem de köprüyle geçiş sağlayacak İzkaray projesine hemen start vereceklerini söyledi ama projenin henüz yeterli fizibilitesi yok. Ancak yine de en büyük umudu bu proje yaratıyor.
Sonuçta, İzmir ekonomi dünyası için EXPO 2020 çalışmalarıyla birlikte 35 değil, sadece bu 5 proje bir an önce başlatılsa bile yeterli olacak.
CHP ‘başarısız’ değil, yetersiz kaldı
Hayat böyle birşey; etraf bir dalgalanmaya görsün. Detaylar kayboluyor, ortada sloganlar kalıyor. İşine gelenler de bu sloganlara bayılıyor. İki gündür yorumların tarzı hep aynı, “CHP İzmir’de hezimete uğradı. AKP’nin iki Bakanlı politikası tuttu.” Ancak gözönüne alınması gereken farklı bir tablo var. 2007 genel seçimlerinde İzmir’de Genç Parti 156.551, DYP 103 bin 359 oy almıştı. DP’nin bu seçimlerde aldığı 19.198 oyu düştüğünüzde “sağ kesime hitap eden 240 bin oy boşa düştü ve bu oylar AKP’ye daha kolay dönerken, CHP yine de 740 bin 269 olan oyunu 1 milyon 99 bine ulaştırdı. AKP’nin liste başı olduğu İzmir’in 11 ilçesinde dahi, CHP geçmiş seçimlere göre oylarını artırken, farkın eriyen MHP’den kaynaklandığı bariz görülüyor.
CHP’yi öncelikle başarısız gösteren ise muhalefetin bu yöndeki çabası kadar çıtayı kendi gerçeklerinin üzerinde tutması oldu.
Elbette bu durum CHP’li yerel yönetimlerin yeterince çalışmadığı, örgütle uyumsuz bir seçim süreci yaşadıkları gerçeğini örtmüyor ama AKP’ye de ‘Gelecek yerel seçimler için, şimdiden fazla havaya girmeyin’ diyor.