Bir süredir katıldığım tv programlarında verdiğim röportajlardaki hallerim bana trajikomik görünmeye başladı. Şimdi diyelim ki bir tv programına konuk oldum. Giyindim kuşandım, makyaj saç vs süslenip püslendim. Karşıma genellikle de bir hanım kızımız oturuyor ve şov başlıyor; ‘ Efendim bugun konuğumuz iki kolu bir bacağı olmayan yaşama azmiyle herkesi kendine hayran bırakan psikolog İlknur Peder, ‘O an sunucu kız benim eksik uzuvlarımı anlatırken içimden geçen şu oluyor genelde, ‘Yaw ben amma eksik parçayla çalışıyomuşum vaziyeti de iyi idare ediyoruz bunca eksikle bir de psikologluk kolla bacakla mı yapılıyorda bu kız şaşkınlaşmış bir ses tonuyla kolsuz bacaksız haliyle psikolog olmuş demeye getiriyor ki, sanki seanslarda danışanımızla bale yapıp bilek güreşine falan tutuşucaz ‘. Neyse derken hoş beş faslından sonra ben bir hevesle konuşmaya hazırlanırken klasik soru; ‘İlknur hanım eğitim hayatınızı anlatır mısınız ? ‘tabii anlatırız da 10 bin milyon kerre anlattım beni takip edenlere artık bıkkınlık gelecek. Ben bıktım kendi cümlelerimden. Programın süresini tüketmeden, anlatmak konuşmak istediğim şeylere zaman bırakma telaşıyla eğitimim ve çocukluğum konusunu anlatıyorum mecburen sunucu hanımefendiye itaat ederek. Oh bu faslı atlattık derken diğer soru, ‘Danışanlarınız sizi görünce şaşırmıyorlar mı nasıl tepki gösteriyorlar ? ‘ Tabi şaşkınlıktan üç gün kendilerine gelemiyorlar falan diyesim geliyor. Hiç kolsuz bacaksız psikolog mu olur yani…Seansta nasıl bale yapıcaz nasıl el ele tutuşup dans edicez dimi ama.
İçimden geçen bu cümleleri duymazdan gelerek kendimi frenleyip ciddi bir yüz ifadesiyle daha makul cevaplar vermeye çalışırken düşünmeden edemiyorum, Ulusal bir tv kanalında program yapma yetkisi verilmiş, eğitimli modern bu insanlar bile ciddi ciddi bu soruları soracak kadar engelliyi zihninde ötekileştirmişse, acizleştirmişse biz gerçekten yeldeğirmenleriyle savaşıyoruz kesinlikle. Muhabirin-sunucunun sorularından kıvrak manevralarla kendi anlatmak istediğim altını çizmek istediğim noktalara doğru girmeyi her başardığımda bir diğer soruyla durmam istenilen çizgiye tekrar çekiliyorum. Derken geleneksel son soru beynimi yakan soru, ‘ Burdan diğer engellilere ne mesaj vermek istersiniz ? ‘ Şimdi ben bu programı izliyor olsam o koltukta oturmuş ahkam kesen kolsuz psikoloğa da bu beyin yakan soruları soran sunucuya da başlamıştım söylenmeye yada kanalı değiştirmiştim bile, niye illa bi mesaj vermeye zorluyosunuz ki beni niye çok bilmiş edalarda ahkam kesmek zorunda bırakıyorsunuz ki, ekran karşısındakiler kendi mesajlarını kendileri alamıyor mu ? ne gerek var. Mesleğimle, statümle işimle gücümle süslenip püslenmişim gelip oraya oturmuşum senin tüm ötekileştirme çabalarına rağmen inatla duruşumu bozmadan soğukkanlıca ve tebessümümü yitirmeden hanım hanımcık konuşmaya çabalıyorum bundan ala mesaj mı olur. Anlayan anladı mesajı almak isteyen aldı zaten..
Psikolog. İlknur Peder