Yeni yılın ilk günlerinde Habertürk Gazetesi’nin Kahramanmaraş’a özel yayınladığı ek elime geçti. Haberi, reklamı, köşe yazısı, sektörel değerlendirmeler v.s. ile tepeden tırnağa tam 18 (yazı ile: onsekiz) gazete sayfası Maraş’a tahsis edilmiş. Akıl eden, emeği geçen ve hayata geçiren herkesi tebrik ediyorum. Bravo!.
Eğri oturup doğru konuşalım; hayatı ve ufku Ahir Dağı, Yavşan ve Malik Ejder tepesi arasına sıkışmış olanlar bu gelişmeyi ne kadar takdir etse de sınırlı kalır. Yanlış anlaşılmasın, bunu bir küçümseme anlamında söylemiyorum. Bu yayın ve tanıtımın ne kadar değerli olduğunu, Maraş’ı ‘içeriden iyi bilen’lerle hiç bilmeyenleri aynı anda gözlemleme imkanı olanlar çok daha iyi takdir edecektir.
Söz konusu yayının içeriği ile ilgili değerlendirmelerimi aceleye getirmemek için, buraya atıf yaparak veya hiç atıf yapmadan yazmak ümidiyle, daha sonraya bırakıyorum. Bu tür yayınların ister aynı gazete üzerinden ister başka mecraları da zorlayarak (ki, tercihe şâyân olan budur) belli aralıklarla tekrarlanması mutlaka çok faydalı olacaktır. Her zaman bu muhteva ve hacimde gerçekleştirilmesi mümkün olmasa bile sektör temelinde ya da tarih, turizm potansiyeli, doğal güzellikler, Maraş’a özgü el sanatları, eğitim imkanları v.b. başlıklara hasredilmiş daha mütevazi yayınlarla sürekliliğin sağlanması mühimdir.
Hemşehrilerimize de şu hatırlatmayı yapmak isterim; söylenmiş doğru bir söz yahut yapılan doğru bir iş, hangi ağızdan hangi elden çıktığına bakılmaksızın desteklenmeli, takdir edilmelidir. Hakikatperestlik de zaten bunu gerektirir. Aynı kişi kırk yanlış ve kırk doğru yapsa; kırk kere eleştirir, kırk kere de takdir eder hakkını teslim ederiz. Şöyle de diyebiliriz; iyi adam/kötü adam aramaktan ziyade doğru söz ve işlerle yanlış söz ve davranışlara odaklanmamız daha isabetli olur..
Yaşanabilir ve Sürdürülebilir Olma
Bu kavramları kullanan çok da içini doldurmada henüz istenen noktada olmadığımızı düşünüyorum. Kısmen mazur da sayılabiliriz; zira bugün ele alınış biçimi bakımından dünya genelinde de geçmişi çok gerilere gitmiyor. Konuyu biraz yeşillendirelim..
Şuna herhalde kimsenin itirazı olmayacaktır; Kahramanmaraş, Orta-Güney Anadolu’nun “en yeşil” şehri olmaya müstahaktır ve bunun için gerekli iklim, toprak ve su kaynaklarını haizdir. “Yeşil” demekle yeşilin her iki anlamını da kastediyorum; yani birincisi, bitki örtüsü itibariyle klasik manada ‘yemyeşil’ bir şehir; ikincisi de atık yönetimi, geri dönüşüm, temiz enerji kaynaklarının enerji tüketimindeki ağırlığı, su havzaları ve akarsuların zararlı atıkların şerrinden muhafaza edilmiş olması gibi kriterleri bihakkın gözeten ve bu olguları iyi yöneten bir şehir olmasıdır. Yaşanabilir bir belde olmak için bunlar ‘olmazsa olmaz’ cümlesindendir.
Belediyelerimizin yapıp ettikleri arasında, yeşilin yukarıda işaret edilen ikinci anlamına dönük faaliyetler, doğrusu biraz cılız kalıyor. Oysa ilgilileri zorlu bir süreç bekliyor. Daha birkaç gün evvel, 2014’ün son günlerinde ‘Ulusal Geri Dönüşüm Strateji Belgesi ve Eylem Planı’ Resmi Gazetede yayınlandı. Bu demektir ki; gerek resmi makamların gerekse iş dünyasının ve diğer tarafların bundan böyle taşın altına ellerini daha fazla uzatmaları gerekecektir. Bu itibarla mesela, bir taraftan halen devam eden çöp toplama noktalarında ‘yeraltı konteyneri’ gibi arayışlara devam ederken aynı zamanda daha üst seviyede bir organizasyon ve çözüm teklifleri gerektiren, çöpleri kaynağında ayrıştırma meselesine şimdiden yoğunlaşmak önem arzetmektedir.
Daha bunun gibi onlarca konu başlığı var. Eğer bunları diğer hizmet ve yeniliklerle atbaşı götürmezsek, ne kadar geliştiğimizi iddia etsek de nal toplamaktan kurtulamayız. Ağaç dikmek, park yapmak; evet çok güzel şeyler, hızlanarak devam etmesi lazam ama yetmiyor ve yetmeyecek. Bunu da ben söylemiyorum, artık evrensel hale geldiği kabul edilen uluslararası kurallar, kabuller ve sözleşmelerden doğan yükümlülükler söylüyor. Bu manada; çocuğunun yediği şekerin kağıdını rastgele sokağa atmasına seyirci kalan ebeveynden, fabrikasından çıkan katı/sıvı/gaz şeklindeki zararlı atığın nereye gittiğini umursamayan sanayiciye kadar (Afşin-Elbistan Termik Santralı’nı işleten/denetleyen kamu kurumu ve diğer kamu işletmeleri de bundan vâreste değildir) herkes bu sınavın bir unsurudur.
Bu sınavlardan alnımızın akıyla geçecek gayret, dirayet ve basireti hep birlikte gösterebilmeyi diliyorum..