Kötüler uzun yaşar, iyiler ölümsüzdür.
Fırına geldiğimde ortalıkta ekmek görünmüyordu.
Eski bir dostum olan fırıncı, “Biraz bekleyeceksin hocam,” dedi.
“İki-üç dakikaya kadar çıkartıyorum.”
Bana yaşam sevinci aşılayan şeylerden biri de fırından yeni çıkmış ekmek kokusu …
Tıpkı yağmur sonrasi toprak kokusu, yeni biçilmiş çim kokusu, yeni yıkanmış çarşaf kokusu gibi..
Kenardaki tabureye oturup beklemeye koyulurken, içeriye yaşlıca bir adamın girdiğini gördüm. Eskimiş ceketinin sol
yakası altında bir madalya parıldıyor ve yürürken hafifçe topallıyordu.
Selam verdikten sonra, fırıncının tezgahına yaklaşarak, “Ekmeklerimi alayım,” dedi.
“Benim ikizler acıkmıştır.”
Fırıncı, adamın kendisine uzattığı torbayı alarak tezgahın altına eğildi ve bir gün öncesine ait olduğu anlaşılan
ekmeklerden dört-beş tane çıkardı.
Ben o arada oturması için kendi yerimi o adama vermiş, tezgahın yanına iyice yaklaşmıştım. Ekmeklerden birkaç
tanesinin şekli değişmiş, katılaşmış, taş gibi olmuştu.
Fısıltı şeklinde fırıncıya sordum. Neden taze ekmeği beklemesini söylemiyorsun? Biraz sonra çıkacak ya!..
“Bayat ekmekleri kendisi istiyor.” dedi fırıncı.
“Çok fakir olduğundan, ona yarı fiyatına veriyorum.”
“Kim bu adam?” diye sordum.
“Kore gazilerinden ” dedi. “Oğluyla gelini bir trafik kazasında vefat edince, ikiz torunlarını yanına almıştı. Yıllardır onlara bakıyor, hem de çok az bir maaşla.”
Fırıncının anlattıkları karşısında içimin yandığını hissediyor ve ufak da olsa bir şeyler yapmak istiyordum.
“Aradaki farkı ben vereyim,” dedim. “Hiç olmazsa bugün taze ekmek yesinler.”
Fırıncı, teklifimi kabul etti ve biraz
sonra da, fırından yeni çıkan taze ekmekleri adamın torbasına doldururken şekli bozuk, bayat ekmekleri de tezgahın altına koydu.
“Çok şanslısın hacı amca,” dedi. Çocuklar için sana bugün pasta gibi ekmek vereceğim.”
Yaşlı adam, bir evlat sevgisiyle kucakladığı torbayı göğsüne bastırırken. “Allah, senden razı olsun evladım” dedi.
“Bugün onların doğum günü olduğunu nereden biliyordun?”
Merhamet ,iyilik , üslûp diyorum ne kadar önemli…
Zehiri bala, balı zehire de dönüştürebiliyor
bir anda.
Amca bir cocuk sevinciyle fırından çıkarken bir aylık ekmek parasını fırıncıya bıraktım.
Paçalarıma sürtünen minnoşu sevdikten sonra mütebessim fırından çıktım.
O tutarsa elimizi
Kim yıkabilir ki bizi..?
Rabbim yol boyunca
Bırakma ellerimizi duası ile yürüdüm.
Evet, kötüler uzun yaşar, doğrudur.
Ama içimizde iyi insanlar da var.
Ölümsüzlüğü zihinlere iyilikleriyle nakşedenlere selam olsun.
Olgunluk kimlikteki yaşın değil,
kişinin kendisini nasıl yetiştirdiği ile alakalı bir şeydir.
İçindeki insan sevgisiyle,
Ya da insanlara duyduğu nefret ile ilgisi vardır.
Yaş rakam meselesidir,
Yaşam ise doğumdan ölüme kadar saygıyı gerektirir.
Ve hayranım saygıyı elden bırakmadan,
sözü incitmeden, ses tonunu yükseltmeden,
kelimelerini seçerek konuşabilen insanlara…
Her daim iyi olun, Mirim!