“Morsi Sendromu, Sonbahar Sendromu” diye isimler taktılar.
Sendrom; araz, ruhsal bozukluk anlamındadır.
Sanki iktidar ruhsal rahatsızlıklar yaşıyor da, onlara psikolojik tanımlamalar yapıyoruz.
Keşke bir hastalıkla malul olsalardı. Tedavi eder, geçer giderdik.
Yaşadıklarımız, siyasi, sosyal ve iktisadi olaylardır.
Sömürgeci ülkelere ‘bağımlı yönetilme’ sorunlarıdır. BOP’tur.
Sıcak parayla günü kurtarmaya ve varlıklarımızı satmaya yönelik yönetim, hukuken vardır. Fiilen bitmiştir.
Önce iktisattan başlayalım.
Ekonomik gerileme, faiz ve dövizlerin yükselmesi, sıcak paranın büyük ölçüde kesilmesi, iktisadi kör çıkmazlardır.
Siyasi çıkmazları saymakla bitmez.
Apo’nun talimatı ile Meclis Komisyonu kurulmuş.
Tüm KCK’lılar, yani tutuklu PKK’lılar serbest bırakılmış.
Ülkenin Genelkurmay başkanı terör örgütü suçlamasıyla, müebbet hapse mahkûm edilmiş.
Ordu terörle mücadeleden el çektirilmiş.
Ülkenin aydınları, üniversite rektörleri, parti başkanları ve subayları müebbet hapse mahkûm edilmiş.
Müslüman Kardeşler ve Amerika’ya bağımlı dış siyaset çökmüş.
Tüm komşularımız ile hasım hale getirilmişiz.
Açılım adı altında sürdürülen bir bölünme projesi yürütülür olmuş.
Ulusal Kürt Konferansı hazırlıklarının içine siyasi iktidar boylu boyuna girmiş.
Laiklik tehlikeye düşmüş.
Şeriat mahkemeleri kurulsun naraları atılır olmuş.(Akit)
Haziran ayaklanması gibi büyük bir halk kalkışması yaşanmış.
Siyasi iktidarın, iktidara gelirken sağladığı iç ittifaklar bozulmuş.
Borçlar 744 milyar dolar gibi ödenemeyecek bir düzeye tırmanmış.
Satılacak kamu malı kalmamış.
Döviz ve faizlerin yükselişinin olumsuz koşulları, yani reel sektördeki etkileri, önümüzdeki aylarda ortaya çıkacaktır.
Bu kadar olumsuzlukların bir araya gelmesinin yaşam koşullarına etkisi, sonbaharda hissedileceği için, siyaset bilimciler “sonbahar sendromu” adını koymuşlar.
Saydığım bu koşullar; bir ülkede, sadece yönetimleri değiştirmez, kökten değişimler de yaratacak etmenlerdir.
Bu durumu, manipüle ederek, yalan, yanlış propagandalar ile görünmez hale getirmek mümkün değildir.
Yalan taşıyıcısı medyanın da, bu durumu farklı gösterecek mecali kalmamıştır.
Bülent ESİNOĞLU – 07 Ağustos 2013