Bildiğiniz gibi, İsrail ve Amerika yıllardır İran’ı tehdit etmektedir.
Tehdit öyle lafla, kaş göz işareti ile tehdit değildir.Basra Körfezinde, iki uçak gemisi, savaş gemileri İran’ı sürekli tehdit etmek için demir atmış vaziyete bekliyor.
İran’dan petrol alan ülkeleri, ya ikna ile ya da şantaj ile petrol alımını durdurtuyor.
Yetmiyor, İran Merkez Bankasının bilgisayarlarını SWİFT yapıyor. Yani elektronik fon transferini engelliyor.(Aklıma Kıbrıs Barış Harekâtından sonra Türkiye’ye uygulanan Amerikan ambargosu geldi)
Anlayacağınız, 14-15 yüz yıllarda, Akdeniz’ deki korsanlık.
Bunlar da yetmiyor. CIA ve MOSAD ajanları, İran nükleer santralinde çalışan bilim insanlarını katlediyor.
Bu durum dünyanın gözü önünde cereyan ederken, Batı İran’da nükleer silah var, demokrasi yok, İran komşularını tehdit ediyor, diye medya savaşı sürdürüyor.
İran bağımsız bir ülkedir. Orada NATO, OECD, Dünya Bankası, Gümrük Birliği, IMF yoktur.
İran güvenlik güçleri, İran’da faaliyet gösteren CIA ve MOSAD ajanlarına, bir iki fizikçiyi öldürseler de, fazla göz açtırmıyor.
Geçen on beş gün içerisinde gene, İran’da, istihbarat örgütleri savaşları yaşandı.
İran istihbaratı CIA ajanlarını yakaladı. Dünya Kamuoyuna yakaladığına dair bir açıklama yaptı. Amerika durumu kurtarmak için yakalananların Amerika ile ilgisi olmadığını açıkladı.
Amerika kendi yaptığı açıklama ile kendi tuzağına düştü. İran konuşturduğu CIA ajanlarını kimliklerini ve ajanların sorgulamadaki ifadelerini açıkladı.
Bu açıklamaları ve raporları da, bir Amerikan Gazetesi olan Times’a gönderdi. Times da bunları yayınladı.(Global Research)
İran’da CIA ajanlarının halkın içinde kolayca hareket edebileceğini sanmıyorum. Çünkü yıllardır süren Amerikan tehdidi; İran halkını birlik ve beraberlik konusunda daha çok bilinçlendirdi. Tehdit, İran halkını birbirine ve iktidara kenetledi.
İran’da işbirlikçi bulmanın, Türkiye’de işbirlikçi bulmadan çok daha zor olduğu kesindir.
Bizde çok insanın Amerika’ya yalakalık yapmak için kıvrandığını düşünürsek, CIA ajanının Türkiye’de çalışması daha kolaydır. Ayrıca, Amerika ile Türkiye arasında istihbarat anlaşmalarının olduğunu da düşünürsek, “CIA’nın Türkiye yapamayacağı iş yoktur”, demek, abartma olmayacaktır.
Atatürk’ün Türkiye’sinde, NATO yoktu. Amerika ile istihbarat antlaşmaları yoktu. Askerimizde, Amerikan ordusu korkusu yoktu. Silahlarımızı da, istihbaratımızı da kendimiz yapardık.
İktidarın en tepesinde en altına kadar, etkiliyim diyen tüm yetkililerin, Amerika’nın hizmetinde olduğunu düşünürsek, Amerika’dan kurtulmanın işbirlikçileri ve CIA’sından kurtulmak olduğunu bilmeliyiz.
Zaten devrim denen değişim de, işbirlikçiden kurtulmak demektir.
Not; Bu günkü gazetelerde, CIA’nın İncirlik’i, kullandığına dair haberler vardı.