Gerçekleri dile getirdiğim için partizanca görüşlerin bağımlısı olanlar bana kızıyorlar. Cumhurbaşkanı’nı ve AKP’yi tenkid etmeyi adeta bir günah gibi görüyorlar.
1- AKP dindar bir parti değildir. Dini istismar etmektedir. İcraatlarının güzel dinimizle hiçbir ilgisi yoktur. Aksine tüm dini ahlaki ve milli değerlerimizi dejenere etmişlerdir. Her türlü ahlaksızlığın zirve yapmasına sebebiyet vermişlerdir.
2- Ben; kullara, saraya değil, Cenab-ı Hak’ka (cc) yaranmanın peşindeyim. Dünyevi hiçbir beklentim yoktur. Kimseden iltifat, övgü, makam, iş istemiyorum. Kimseden de korkmuyorum. Rabbimin (cc) bana yeterli olduğuna tüm kalbimle inanıyorum.
3- Yüce kitabımız yüzlerce defa ‘aklımızı kullanmamızı’ emretmektedir.
Her vesile ile de ‘Emr-i Bil Maruf / Nehy-i Anil Münker’ (doğruları anlatmak, yanlışlara karşı çıkmak) hatırlatılmıştır. Ben de bunu yapmaya çalışıyorum. Sağlıklı kaynakları okuyor, araştırıyor, çıkar amacı gütmeyen yorumlar yapıyorum.
Kızanlara, küsenlere, tehdit edenlere, aldırmıyorum. Ülkemin ve halkımın çıkarlarını, geleceğini savunuyorum. Kula değil, sadece Cenab-ı Hak’ka (cc) kul olunması gerçeğini hatırlatıyorum. Üç günlük dünya hayatının değil, ebedi hayatın tercih edilmesini tavsiye ediyorum.
4- Mevcut tablo, beni dehşete düşürüyor. Ülkem ve halkım adına çok üzülüyorum. Hz. İbrahim’e (RA) ağzı ile su getiren karınca misali, kendi çapımda mücadele veriyorum.
Bakınız; Yüce Rabbimin (cc) bize lütfettiği mübarek Ramazan Ayı geldi geçti. Peki hiç yararlandık mı?
a) Rüşvet, yolsuzluklar, kaçakçılıklar, tecavüzler, cinayetler, fuhuş, uyuşturucu, saçı bitmemiş yetim haklarına tecavüzler, lüks, israf, görgüsüzlükler, torpil ve kayırmalar; azaldı mı?
b) Hakaretler, iftiralar, dışlamalar, yalanlar, dedikodular, gıybetler, zulümler, baskılar, hızını kesti mi, arttı mı?
c) Terör, kan, gözyaşı bitti mi?
d) Yurt içindeki ve dışındaki camilerin büyük bölümü ve mantar gibi artan (güya) vakıflar ve cemaatler; finans ve ticaret merkezi olmaktan vazgeçti mi? Din istismarı sona erdi mi? Dinini dünyaya satmayan, gerçek din alimlerinin eserlerini okuyan, kendilerini geliştiren bir toplum olduk mu? Diyanet, halka gerçek İslamı mı anlattı, suya sabuna dokunmayan vaaz ve hutbeleri mi sürdürdü?
e) Toplumdaki sevgi, saygı, dayanışma, kardeşlik bağları, güçlendi mi? Yoksa dedikodu, haset, gıybet, gurur, kibir, suçlama, su’i / zan; bataklığında debelenmeye devam mı ettik?
f) Yaşanan haksızlıklara, zulümlere, baskılara, günahlara karşı çıktık mı?
Yoksa ‘dilsiz şeytan’ rolünü oynamaya, çıkarlarımızı ön planda tutmaya mı devam ettik?
g) Tüm İslam Alemi ve ülkemiz; bu zelil, perişan, bağımlı, cahil, itibarsız, hukuk ve demokrasiden mahrum, fikir, ifade, inanç ve teşebbüs hürriyetlerini kaybetmiş; halinden mi kurtuldu? Daha da battı mı?
Ve şimdi bayramı hak ettiğimize Rabbimin (cc) lütuflarına, affına, rahmetine kavuşabileceğimize inanıyor muyuz? Gırtlağımıza kadar harama ve de şirk günahına batmadığımızdan emin miyiz? Üç kuruş fitre ve zekatla; ihlastan uzak ibadetlerle paçayı kurtaracağımızı mı sanıyoruz?
Bu tablo sürdükçe huzurlu ve mutlu bayramlara, daha uzun süre hasret kalırız.
Not:Atatürk Havalimanı’nda meydana gelen canlı bombalı saldırıda hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet yaralılara acil şifalar dilerim. Milletimin başı sağolsun.