Cenab-ı Hakk’ın; Müslümanlara rahat, bereket, arınma, vicdan muhasebesi yapma, yardımlaşma, manevi hasletlerini güçlendirme vesilesi olarak lütfettiği, Mübarek Ramazan ayı geldi geçti. Sayın okurlarımız, lütfedip bu satırları okurken Bayramı da idrak etmiş olacağız.
İnşallah bu güzel zaman dilimi, birçok hayırlara vesile olmuştur. Yeterince değerlendirilmiştir.
Arzu edenler, inançlarının gereklerini ifa ettiler. Oruç tuttular bol bol ibadet ettiler. Ramazan’ın süsü olan teravih namazlarına iştirak ettiler. Gerçek fakirleri, muhtaçları bulup; zekat ve fitrelerini dağıttılar. Sahur neşesini, iftar lezzetini yaşadılar. Sık sık vicdan muhasebesi yapıp, hata ve noksanlıklarını idrak ettiler, kendilerini ıslah etme kararları verdiler.
Bu güzel ay ve uzun günler-geceler, bol bol okumaya da imkan verdi. Kendini geliştirmek isteyenler, dinimizi sağlıklı kaynaklardan öğrenmeye fırsat buldular. Gazete sayfalarında değil; (Elmalılı H. Hamdi Yazır, Celal Yıldırım, Diyanet İşleri Yayını vb). Sağlıklı kaynaklardan Kuran-ı Kerim’in mealini okudular. Yine, sağlıklı kaynaklardan, sevgili Peygamberimizin (SAV) hayatını ve Hadis-i şeriflerini öğrendiler. Sayısı gittikçe artan, kendini allame ilan eden, dinde reform yapma iddiasını taşıyanlara karşı, gerçek bilgilerle kendilerini koruma altına aldılar.
Bu bereket ayının; Ülkemiz, tüm İslam alemi ve dünya için, barış huzur ve bereket vesilesi olması için, bol bol dua ettik. Zira, ne yazık ki, Ramazan boyunca da tüm İslam ülkelerinde kardeş kavgaları, zulümler, katliamlar devam etti. Her gün; Mısır, Suriye, Irak, Afganistan, Pakistan, Filistin, hemen hemen Afrika’nın tümü, yeni yeni katliamlar yaşadı. Masumlar, bebekler, yaşlılar can verdiler.
Ülkemizde de; politik kavgalar, provokasyonlar, iç ve dış mihrakların melanetleri devam etti. Huzuru bozmak, halkı mutsuz etmek için, her yola başvuruldu. PKK, BDP, KCK ve yandaşlarının tahrikçi tutumu sürdü.
Kartel medyası, zaten hep aynı. Ana gazetede Ramazan köşesi yapar, eklerinde de bol bol (devamlı eş değiştiren, teşhirci, para şımarığı tiplerin) çıplak fotoğraflarını verirler. Sayısı elliyi bulmayan bir zümreyi, devamlı reklam eder, ahlaki erozyonu hızlandırırlar. Velhasıl, herkes istediği gibi davrandı. Kimi kendine çeki-düzen verdi, kimi de her zamanki hayatını sürdürdü.
Elbette, herkes kendi arzu ve iradesine göre davranacaktır. Yeter ki, birbirimize karşı, saygılı, hoşgörülü olalım. Kendimiz gibi düşünmeyen ve davranmayanları hasım gibi görmeyelim. Bunun bir inanç meselesi olduğunu; Cenab-ı Hak’kın, kararı hür iradelere bıraktığını idrak edelim. Rabbimiz (CC), hepimizi ıslah etmesi için dua edelim. Ülkemizi bölmek, kardeş kavgası çıkarmak isteyenlere alet olmayalım. Haçlı güruhunun, Tüm İslam Aleminde sahneledikleri senaryoları iyi analiz edelim. Bizi, asırlardır nasıl sömürdüklerini, nasıl parçaladıklarını unutmayalım. Yanlış dostlar edinmeyelim. İdeolojik ve politik saplantılara, şahsi çıkarlara, dünya hırslarına değil; Ülkemizin ve halkımızın çıkarlarına öncelik verelim. Bu dünyanın geçici olduğunu, ebedi aleme hiçbir şeyin götürülemeyeceğini ve çok ciddi bir hesaba tabi tutulacağımızı unutmayalım. Yukarı bakıp hasat etmez, aşağı bakar şükredersek, mutluluğu buluruz.
En büyük mutluluk kaynağı da, başkalarını mutlu edecek davranışlarımızdır. Ülkeye ve insanlarımıza hizmet etmektir.
İnançlı olmak; ne kadar büyük bir rahatlık ve avantajdır. Bilirsiniz ki kainatta tek bir ilahi irade mevcuttur. Her şeye o karar verir. Sadece O’na kulluk etmek yeterlidir. Zira, size bir lütuf öngörülmüşse, kimse engel olamaz. Aksi durumda da, kaderinize yazılmış olanı, size kimse veremez. Bu durumda; kişilere kul-köle olmak, dalkavukluk etmek, şahsiyetinden fedakarlık yapmak, tamamen anlamsız olmaktadır. Esas olan, hiç kimseye eyvallah etmemek ve daima doğruları dile getirmektir.