İstanbul sözleşmesi ne zaman imzalandı;
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin 30 Nisan 2002 tarihli “Kadınların Şiddete Karşı Korunması”na ilişkin tavsiye kararı, sözleşme haline getirilip 7 Nisan 2011’de onaylandı ve 11 Nisan 2011’de imzaya açıldı. Meclis’te 4 partinin onayını alan 81 maddelik sözleşme tarihi bir belgedir. Uluslararası bağlayıcılığı ve yaptırım gücü olan sözleşmedir. Gururla söyleye biriz ki, Türkiye ilk imzalayan ülkedir.
Ev içi şiddete ve cinsiyet kaynaklı şiddete karşı bireylerin yaşam güvencesinin sağlanmasını; Toplumsal cinsiyet eşitliği, kadın ve erkeğe eşit fırsat verilmesi anlamına gelir. Şiddet ile mücadelede hiç kimseye ayrımcılık yapılmaması, din, dil, ırk vb. pek çok unsurla birlikte, toplumsal cinsiyet ve cinsel yönelime dayalı şiddetin de kabul görmemesini öngörüyordu. İsmini ise imzalandığı yerden, yani İstanbul’dan alır.
Kültür, töre, din veya namus gibi kavramların şiddete gerekçe olarak kullanılmasının önüne geçilmesi ve sözleşmeye imza atan ülkeler şiddet mağdurlarının korunması, suçluların cezalandırılması ve bu alanlarda politikaların uygulamaya konulmasını taahhüt etmişlerdir.
Ancak üzülerek söyleyebiliriz ki, bu imzaya rağmen ev içi şiddet ve kadına şiddettin daha da yüksek seviyede olması ve onca yıl sonra sözleşmeye taraf olup olmamızın tartışılıyor olmasını sindiremezken iptal edilmesi ciddi bir sorundur.
Bu sözleşmeye imza atmak ya da iptal etmek değil; Asıl odaklanacağımız şey maddelerin nasıl hayata geçirileceği olmalıydı.
Ancak çözüm, şiddet eylemlerinin engellenmesi, mağdurlara yardım edilmesi ve faillerin adalet önüne çıkarılmasını amaçlayan bir kazanımdan vazgeçmek olmamalıdır.
* şiddeti önleyici tedbirler düzenleyecek misiniz?
* şiddet eylemlerine karşı korumak için gerekli yasal tedbirleri nasıl alacaksınız?
* mağdurlara ve özellikle kadın ve çocuklara, kalacak güvenli yer sağlamak üzere uygun, yeterli sayıda, kolayca erişilebilir yerler oluşturmak, ekonomik ve sosyal yardımları yapabilecek misiniz?
* bir insanla, rızası olmaksızın, cinsel nitelikli diğer eylemlere girişmek ve başka bir insanın, rızası olmaksızın, üçüncü bir insanla cinsel nitelikli eylemlere girmesine neden olmak durumlarında gerekli yasal tedbirler uygulamasını tam anlamıyla yapacak mısınız?
* eski veya mevcut eş, birlikte yaşayan bireyler için de geçerli olacak mı?
6284 sayılı kanun ve “Kadının beyanı esastır” ilkesi nedir?
İstanbul Sözleşmesi’nden ‘çekilmek’ isteyenler aynı zamanda 6284 sayılı “Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun” da “Kadının beyanı esastır” ilkesi nedeniyle kaldırılmasını istiyor.(Alıntı)
Pekâlâ;
Eskişehir’de geçen Ekim ayında, boşandığı eşi Ayşe Tuba Arslan’ı öldürmesi,
12 ayrı suçtan sabıkası bulunan cezaevi firarisi Özgür Arduç Ceren Özdemir’i bıçaklayarak öldürmesi,
Eski eşi tarafından öldürülen Emine Bulut’u ve bu sayfaya sığmayacak kadar birçok kadın cinayetleri…
Bu kadınlar; eş, anne, kardeş, arkadaş ve her şeyden önemlisi insan… O yüzden sadece kadın meselesi değil!