İslam dininin siyasete dair geliştirdiği her söylem ve eylem, İslamcılık olarak nitelenir. Bir başka deyişle İslam dininden hareketle bir toplum sistemi üretemeye, bir devlet oluşturmaya çalışan her teori, her söylem ve eylem, İslamcılıktır. Daha basit bir deyişle siyasetin dine, dinin siyasete bulaşmasıdır.
***
İslam başta olmak üzere bütün dinler için şöyle diyebiliriz: Toplum yaşamını (sosyal, kültürel, hukuki vb.) dinden referans alarak düzenlemenin varacağı son nokta, dinin, siyasetin bir aracı haline gelmesidir! İktidarın aparatı haline gelmiş olan bir din öylesine bozulur ki, şiddet ve riya üretir; din, din olmaktan çıkar ve iktidarın celladı olur! Celladın kestiği kafalar sepetleri doldururken, iktidar sahipleri ceplerini parayla doldurur.
Kazanan iktidar ve din simsarlarıdır!
***
Tarih bunun örnekleriyle dolu. İşte koskocaman Ortaçağ’da Hıristiyanlığın hal ve gidişi, tarihin en kanlı, en vahşi kayıtlarını oluşturuyor. Senyörlerin ve kilisenin egemenliğindeki toplum, İsa’nın kutsallığı söylemleriyle hem sömürüldü hem de kana bulandı!
***
Öteden beri İslam dünyası da böyle bir sorunla karşı karşıya. Özellikle son 40 yıldır radikal İslamcı terör örgütleri ortalığı kasıp kavuruyor. Yeni bir İslami dünya vaaz eden bu örgütlerin eylemleri, bunların insanlığa düşman olduklarını gösterdi.
Suriye’de 9 yıldır devam eden iç savaş, bunun son büyük örneğidir.
***
Suriye örneği üzerinden hareketle siyasal İslamcılığın bir başka boyutundaki tutarsızlıklarına, riyakârlıklarına değineceğim.
Haber görüntülerinden izliyoruz; Suriye devletinin ordusuna karşı topu ateşleyen, silah sıkan, bomba atan radikal İslamcı militanlar sürekli “Allah-ü Ekber” diye bağırıyorlar. Savaş sırasında böylesine ajitatif haykırışların bir moral değeri var. Ancak top ateşine tutulan taraf da Müslüman. O askerler de herhalde “Allah-ü Ekber” diye bu İslamcı radikallerin üzerine bomba atıyordur.
Birbirlerini öldürmek için Allah’ı referans almak nasıl bir halet-i ruhiyedir? Ya da Allah için, hangi taraf makbuldür?
***
Şehitlik edebiyatı da böyle ve çok acı! İran ile Irak 8 yıl savaştı. 1 milyon insan öldü. Her iki taraf da kendi ölülerine şehit dediler. İslam inancına göre şehitlerin yeri cennet olduğuna göre, İranlı ve Iraklı iki düşman askerin ölüm sonrası akıbeti ne olacak?
Suriye’de ölen Selefi cihatçı da şehit, ölen devletin askeri de şehit!
Herkesin şehidi kendisi için değerlidir!
Birbirinin zıttı bu durumun tek bir açıklaması var: İslam dini, siyasi çıkarların kılıfı haline getirilmiş!
Büyük Riyakârlık
İslamcı yayın organları, kitapları ve İslam üzerine vaaz veren birçok insan, Yahudileri ve İsrail’i baş düşman görüyorlar değil mi?
Peki, İsrail kurulduğundan bu yana İsrail’in Filistin işgaline karşı direnen, savaşan, mücadele eden bir İslamcı örgüt gösterebilir misiniz?
***
1964 yılında kurulan Filistin Kurtuluş Örgütü demeyin, çünkü o İslamcı değil, Filistin halkının bağımsızlığını savunan ve İsrail işgaline karşı direnen siyasi bir hareketti.
Filistin Kurtuluş Örgütü içindeki Arafat, Habbaş, Havatme liderliğindeki grupların bünyesinde İsrail’e karşı siyasal İslamcılar değil, hem Filistinli direnişçiler hem de Türkiyeli solcular savaştı. Türkiye’den Filistin’e 1968-1983 yılları arasında kesin olmamakla birlikte 3 bine yakın solcunun gittiği tahmin edilmekte. İsrail işgallerine karşı savaşarak ölen 50’den fazla solcu gerilla var. Bunlardan bir kısmının mezarı dahi belli değil. Döneme ilişkin olarak 10’dan fazla anı kitabı yayınlandı.
***
Arap dünyasında İsrail’e karşı savaşan iktidarlar kimlerdi?
1967 yılında 6 Gün Savaşı, 1973 Yom Kippur Savaşı, Lübnan İç Savaşı…
Filistin, Filistin diye timsah gözyaşı döken İslamcılar; İsrail ile savaşan sizin o küfrettiğiniz BAAS rejimleriydi! Mısır’da Nasır, Suriye’de Hafız Esad ve yardım edenler de Libya’dan Kaddafi, Irak’tan Saddam’dı!
***
BAAS’çı bu liderlere diktatör diyen, ama öte yandan Suud, Katar, BAE, Kuveyt, Umman gibi körfez ülkelerin liderlerine dostumuz diyenler, bu ülkelerde diktatörlük yok mu?
Daha 2015 yılında Suud Kralı Abdullah bin Abdulaziz ölünce Türkiye’de AKP iktidarı milli yas ilan etti ve bayrakları yarıya indirtti.
***
İsrail’e karşı elini taşın altına koyanlar BAAS iktidarları iken, sanki yakın tarihte bunlar olmamış gibi, elini kımıldatmayanların İsrail hakkında atıp tutmaları, Filistin davasının mücahidi kesilmeleri siyasetin ne denli cıvıklaştığını gösteriyor.
***
Daha kötüsünü söyleyelim. Suriye’yi kana bulayan El Kaide’si, IŞİD’i, Nusra’sı vb. ne diyor? Hakiki İslam biziz, İslam devleti kuracağız, Yahudiler düşmanımızdır, İsrail bölgenin ve dünyanın baş belasıdır, tüm kötülüklerin kaynağı Yahudilerdir, dünya yüzünden silinmelidir vs. diyor.
Suriye’de, Irak’ta, Somali’de Müslümanlık adına Müslüman kanı döken bu cihatçıların düşmanım dediği İsrail’e karşı tek bir eylemini gören, duyan var mı?
Filistinli akademisyen Edward Said bile bir intifadacı (direnişçi) gibi İsrail tarafına taşlar attı. Ama tekbirler eşliğinde insan boğazlayanlar İsrail’e bir taş dahi atmadılar, atamadılar!
Sahi bunların Filistin diye bir sorunları var mı?
Bunlar riyakâr!
Müslümanlık üzerine kalem oynatanlar, İslamcı siyaset propagandası yapmak kolay. Nasıl olsa iktidar arkanızda. Bir beslenme kanalı bulmuş, gidiyorsunuz. Müslümanların hem Avrupa’ya sövüp hem de Avrupa’ya kapağı atma çelişkisini açıklayınız! Ama bunu sizden beklemek boşuna. Çünkü daha 3 yıl önce ABD’ye, sövüp Putin’i överken; bugün ABD’yi övüp Putin’e sövüyorsunuz! Utanmak nedir?
***
Çeçenistan’dan, Kafkaslardan, Avrupa’nın çeşitli ülkelerindeki Müslümanlardan derlenip Suriye’ye gelen bu cihatçı çetelerin, yarın Türkiye’de sorunlar çıkarmayacağının bir garantisi var mı?
***
Siyasal İslamcıları gördük; o kanlı ellerini, insanları boğazlayışını, yakışını, kin dolu sözlerini, cani bakışlarını, insandan nefretini gördük!
Ne hikmetse, İsrail’in kıyısında, köşesinde dahi yoklar! Düşman saydıkları Yahudilerden destek alıyor olabilirler mi? Öyle ya, Esad’ın yıkılması en çok İsrail’in işine gelir!
Siyasal İslamcılar yalnız Müslümanların değil, dünyanın da başının belasıdır!
Tükenişleri yakın.
Orta Çağ Hristiyan engizisyonu gibi tarihin çöp sepetine atılacaklar.
Önemli NOT: Ben Yahudi düşmanı değilim. Antisemitizme karşıyım. Hangi topluluk olursa olsun, etnik kökeninden, şiddeti önermeyen ve içermeyen inancından ve siyasi görüşlerinden dolayı baskı görmesine karşıyım. Yahudiliği ve İsrail’i meramımı anlatmak için kategorize ettim. İsrail’in işgalciliğine karşı olduğum gibi, İsrail’in varlığını tanımayan görüşlere de karşıyım!