Her gün gazete ve TV ekranlarına yansıyan açıklamalar, görüntüler; bölücüler, siyasal İslamcılar ve din tüccarları tarafından, mütedeyyin Müslümanların dini duygularının nasıl istismar edildiklerini, beyinlerinin nasıl yıkandığını ve nasıl yönlendirildiklerini göstermektedir.
Din i alanın tamamen din tüccarlarına, tarikatlara ve cemaatlere terk edilmesinin bedeli ağır olacaktır.
Eylemleri ve söylemleriyle laiklik karşıtı olan, laikleri dinsiz olmakla damgalayan ve mütedeyyin dindarları kışkırtan odaklara, sanki laik miş gibi davranmak neyi değiştirir?
Bugüne kadar temel sorunlar yerine yapay hak aramalarla davranarak bu ülkeyi bu hale getirdiler. Bunun adı sindire sindire, alıştırmaktır. Acaba bunu mu istiyoruz?
İnsanların, eşlerinin ve çocuklarının imanını yargılamaya kalkan densizlerin şirke girdiklerini ayetleri referans göstererek kanıtlamanın ve onların istismarcılıklarını teşhir etmenin ve bu suretle mütedeyyin Müslüman halkı uyarmanın sakıncası yoktur.
Sen laiksin dinden bahsetme, sen laiksin Allah adını ağzına alma, sen laiksin ayetlere atıfta bulunma zihniyeti din istismarcılarının değirmenine su taşıdı ve su taşımaya devam ediyor.
Laiklik taraftarları ile dini hassasiyetlerini ön plana çıkaran konuşmacıların televizyon tartışmalarına hiç dikkat ettiniz mi?
Din tüccarları, tartışmayı süratle dini alana çekiyorlar ve ağızlarını din, iman, Allah ve Peygamber adıyla eğip bükerek halkı etkileyebiliyorlar ve laikliği savunanları sanki din karşıtıymış durumuna düşürüyorlar.
Bu tür din tüccarlarına; Bak kardeşim senin söylediklerin şu nedenlerden dolayı İslam dinine aykırı, bana Müslümanlık satmaya kalkma da sadede gel, diyerek onları susturulabilse ve halkın tüyleri diken diken edilmese daha iyi olmaz mı?
Diğer taraftan devlet yöneticileri ile bazı gazete ve köşe yazarlarına yöneltilen eleştiri, dilek ve şikayetlerde Kuran ayetlerine atıfta bulunmayı yadırgayanlar olabilir.
Teorik doğrular her zaman gerçek yaşamla uyuşmaz. Yeri zamanı gelince dini kullanan yobazların yanlışlarını ayetlere atıfta bulunarak çürütmeye çalışmak, dincilerin değirmenine su taşımak veya dini propaganda yapmak değildir.
O zaman bırakalım, dini alanda tarikatlar, cemaatler, şeyhler, şıhlar, hacılar, hocalar bildikleri gibi at koştursunlar. Halkı istedikleri gibi yönlendirsinler, din adına Cumhuriyetin temellerini dinamitlesinler, bölücülerle işbirliği yapsınlar ve çıkarları için halkı soyup soğana çevirsinler, bunu mu istiyoruz?
Ülkesiyle ve milletiyle bölünmez bütünlük temeline dayalı, demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti aşığı sevdalılar;
Siyasi ve maddi çıkarları için dini istismar etmemeli,
Ama din tüccarlarının maskelerini düşürerek onları teşhir de edebilmeli,
Eylem ve söylemleriyle din karşıtı olmadıklarını aksine dine saygılı olduklarını gösterebilmeli,
Kendi kültürüne yabancılaşmadan Evrensel kültürü, Türk kültürüyle bağdaştırarak, dünya değerleriyle buluşmayı başarabilmelidir.
Bunun için de; olması gereken tek birleştirici çizgi; akıl ve beş duyular ile bilim öncülüğünde gerçekler yolunun nerden geçtiğini bulmak ve ona göre alanı belirlemek ve hareket etmektir.
Günün Sözü: Sözün sonu, huzurlu ya kederli bir gülüştür.