Sosyal hayatının gereği, çiçeklerdeki sesini duymalısın. Bal özüne ulaşmadaki gayretini. Hortumuyla bal özüne ulaştığındaki neşesini hissetmelisin.
Sesindeki nağmeyi ta gönülden algılamalısın. O nağmeler ki, canlılara hayat veren en değerli gıdayı toplamak içindir. Çırpınır, bir engele takılıp kalacağını bilse de almak için yavrusunu büyütmek için kanat çırpmasını.
İşitmelisin sesini, işitmeli ve peşinde kalmalısın. Bilmelisin yediğin meyvelerin oluşumundaki fonksiyonunu. Çalışkanlıktan öteye böyle değerli bir besini önümüze koymasını.
Ağaçlar arasında işitmelisin kuşların sesini. Kuş seslerindeki nüansı ve müzik ziyafetini. Hangi amaçla öterler bilinmez ama güzelliğini hissetmek bile ağaç altında dinlememize yeterli.
Kargaların mücadelesine şahit olursun. Fakat ne yapmak istediklerini bilemezsin. Öğrendiğinde yavrusunun yuvasından düştüğünü görürsün. Yavruyu tüm iyi niyetinle yuvaya koymak istesen de tepkiyi çekersin. Ana ve babanın yanında karga sürüsüyle baş başa kalırsın.
Dere kenarında, kurbağa sesini saatlerce kımıldamadan bekleyen kuşları görürsün. Sonunda dışarı çıkıp böcek yakalamak isterken sabırla bekleyen kuşa yem olur. İşte sessiz bekleyen kuşun zaferi.
Kuşların mücadelesinden habersiz çağlayan sular, deryaya kadar hükümranlığını sürdürür. Sonuçta dalgalarla süzülür, yabancı maddelerinden arınır ve temiz olarak dalgalara katılır. Dalgalar üzerinde martılar uçuşur ve bir lokma yiyecek için çırpınır. Sahile gelen küçük kuşlara saldırır.
Küçük kuşların çığlığı düşer kulağına, kuşların acı sesi diye kayda geçersin. Aynı acı ses, küçük kuşları kedilerin yakalamasında da yeni bir çığlık, çevreye yayılır.
Dağlardan gelen esintinin kuşlarla olan bağını dinlemelisin. Kuşlar neşelenir sevinir. Ağaç tepelerine çıkar. Yuvalarına yavrularına böcek ve balık taşır. Tepeden iner su kenarında kuyruğunu sallar ve sessizce öter.
Dağların esintisini algılamalı ve görmelisin arıların oynaşmasını.
Kır çiçeklerindeki vızıltıyı, çiçekten çiçeğe arıların koşuşturmasını.
Hasan TANRIVERDİ