Herkesin anlatacak bir hikâyesi vardır, isimsiz mektubunda, adressiz zarfa girmeye hazır. Adressiz zarf gün içinde karşına çıkar.
Zarfta adres ve mektupta ise isim yazılı değildir. Yaşanmış bir hikâyenin anlatımı, eline gelir. İsimsiz mektup, kutlanacak bir gün için ilk ve son kez unutanlara gönderilir.
Kelimelerle süslenmiş, bellekte yer almış derin anlamlı hikâyeler, bazen neşeli ve bazen de acılarla doludur.
Yaşanan belki de unutulmak istenen. Kalenin ucunun tükenip sonunu yazamadığı acı üzerine acıyla sonuçlanan hikâyeler.
Belleğindeki hikâyeyi, yaşantısıyla örtmek istedi. Ufka vardı, yüreğinin sesini dinledi ve yeni hikâyelerine yer açtı.
İsimsiz mektupta çamura bulanmış hikâyelerini, anlatmak istedi. Anlatacaktı yaşadığı zorlukları ve onlarla ilgili mücadelesini.
Hikâyelerini bilmek isteyenlere zarfı adresli, mektubu isimli gönderecekti. Mektubunda savaşın yaptığı yıkımı ve vahşeti anlatıyordu. Cevap da beklemiyordu. Böyle giderse dönemeyebilirdi. Allah korur da dönerse, anlatacağı çok hikâyesi vardı.
İsimsiz mektupta çeşitli olaylar arasında sömürge ülkelerinin çocuklarını savaştırmaları da vardı. Bu çocuklar henüz silah nedir bilmiyorken, tetik çektiriyorlardı. Çocuklara karşı hissettiğimiz, silahla karşılık vermemekti.
Mektup isimsizdi, arkadaşına adres belli olsun gönderirim, demişti. Sevinç ve neşesi gitmiş ve acılar üst üste gelmişti. Mektubunda okunacak çok hikâyeler vardı. Ana ve babadan uzak, vatan için düşmüştü yollara. Cepheden cepheye koşuyordu.
İçten hissedilen değerler, kalbinin derinliklerinde yer bulmuştu. Bu değerlerle hikâyeler bir araya gelmiş anlatacak çok şey vardı. Belleğinde liseli ve tıp fakülteli gençlerin hikâyesi vardı. Onlar ki, gençliğinin baharındaydı. Yaşadıkları bahara doymamışlardı.
Emperyalistlerin zulmüne karşı, göğüslerini siper etmiş gençler, bu defa isimsiz destan yazıyorlardı. Mektubundaki isimsiz destanı kim okumak istemez ki. Çanakkale de ve Dumlupınar da destanların süslediği isimsiz bir mektubun olduğunu bilmeliydi.
Her çekilen tetiğin ve atılan merminin hikâyesi belleklerinde saklıydı. Bu saklı hikâyeleri okumak nelerle beyinleri meşgul etmişler merak konusuydu.
Üstte ve başta yok, bir dilim ekmek ile karın doyuran ve ayakta kalıp dünyaya “Çanakkale geçilmez,” diyen askerin isimsiz mektubunu kim okumak istemez.
İsimsiz kahramanların her anı hikayelerle dolu iken, isimsiz mektuplarını kim okumak istemez ki. Her birinin anlatacak çok hikayeleri vardı.