Işıltılarla dolu bir dünyada yaşıyoruz.
Kalbinizin kapılarını açın.
Bu ışıltılardan biraz sevgi alın, içinde biraz hayal kırıklığı, biraz acı, biraz üzüntü olsun, bunları kalbinize koyun, ama sakın korkmayın. Sonra ışıl ışıl parlayanın sen olduğunu fark edeceksin. Etrafında binlerce, milyonlarca ışıltı… İçlerinden biriyle karşılaşacaksın. O sana, sende ona yol göstereceksin ve böylece gerekli sevgiyi bulacaksın.
Bir zaman sonra bu milyonlarca ışıltıları, duyguları, fikirleri damıtarak kağıda dökeceksin.
Bir hikaye, bir masal, bir mısra, bir yorum yalnızlığına ortak olacak. Senin hayata tutunmanı sağlayan sebeplerden biri olacak.
Sebep olduğun bazı ışıltılar hiç ummadığın bir zamanda seni bulacak.
Hele de öğretmensen, tam esnemeye başlarken o ses seni uyandırır. Tarihin geçmişine götürür, ışıklar gözüne vurur.
“Öğretmenim” diyen o ses, hayatında duyduğun en güzel sestir.
Artık mutlusun.
O gün yediğin yemek daha tatlı, gezerken, isterse fırtına olsun, içinde şen naraların çınladığını duyacaksın.
O gün cebinde çocuğuna harçlık verirken daha cömertsin.
Hanım ne derse desin hep gülümsersin.
Kime rastlarsan rastla hal hatır sorarsın.
Velhasıl o gün hayatın manasını, yaşamanın felsefesini daha iyi anlarsın,
Çünkü ışıklar kalbinde yanmaya başlamıştır!
Yusuf YILMAZ
Eskidendi o ışıltılı dünya kurma hayalleri. Şimdi ölüyor gittikçe ruhumuz. Tedavisi imkansız hastalıklar gittikçe bulaşıyor mutsuzluklar büyüyor.
Polyannacılık oynamayı bıraktık.
Komşudaki yangınlar bize de bulaşırken hele…
Düşünebiliyor musunuz hiç?
Sen toksun o aç.
Ver o zaman!
Bu kez;
Sende açsın, O da aç!
Nasıl ışıltı olacak?