Evimizi terk edeli, üç yılı geçmişti. Bu süre bize bir ömür gelmişti. Acı çektiğimiz olaylar, yakamızdan hiç düşmemişti. Düşman peşimizdeyken, kaçmak ve sığıntı kalmak ne kadar geçerli olacaktı. Dağ başında dahi güvende değildik.
Kaçmanın verdiği psikolojik bozuklukla, barınacak bir yer bulmaya çalıştık. Hesapsız zorluk çektik. Dağda buz kestik, vadide gizlenmeye çalıştık. Kaybettiğimiz canlara ağlamaktan, gözyaşı bezlerimiz kurudu.
Baharla gelen kurtuluş haberiyle, geri döndük. Uzun bir ayrılıktan sonra dönüşümüz heyecanlı ve hüzünlü geçti. Yol koşulları ve zamanın uzaması sıkıntıları daha da artırdı. Yine de köyümüze gelmek hayatımıza bir anlam bütünlüğü sağladı.
Köyümüz ve evimiz sevgi kaynağıydı. Fakat bu kaynağın, korkunç halini görünce, yaşlarımız sel oldu. Evler yıkılmış, ağaçlar kesilmiş ve mahalle tanınmaz haledeydi. Çoğu insanımız geri dönememişti. Böyle insanlık dışı olaylar, nasıl yapılır düşünemedik. Çünkü her taraf yerle bir olmuş, doğa katliamı böyle bir şey demekti.
Ay ışığında, duvarın üzerine yanmamış kalasları dizdik ve altında geceyi geçirdik. Sabahın seheri bize adeta işkence gibi geldi. Yıkımın felakete varan boyutunda günlerimiz geçti. Perişan bir halde bahçeye baktık. Ağaçlar sökülmüş ve yanmış keresteler etrafa saçılmıştı.
Bir yerlerden köpek havlaması geliyordu. Köye gelen olmuş, dedik. Ev yanına çıktık ve çevrenin sessizliğe boğulması devam ediyordu. Kalacak yer ayarlamak için kolları sıvadık.
Üç yıl belki çok uzun değil ama meydan ve çeşmesi olmazsa köyü tanımak için tereddüt ederdik.
Taş duvarlar yanmamıştı. Bir şeyler buluruz umuduyla eşelemeye başladık. Küller arasında elbiselere rastladık. Acılarımız tazelendi. Çünkü annemin mutfak kaplarına rastladık. Bıçak, bakır sağanlar, tencere ve tavalar bir beze sarılmış haldeydi.
Bahçeden dere yatağına yürüdüm. Kaşa yaklaştım. Kaşın yanında bana bakan tanıdık bir sima gördüm. Yaklaştım, adını sordum, güldü. Şaşkındı ve olaydan kaçmıştı. Akşam geldiğimizi söyledim.
Arkadaşımızı nerede ise tanıyamayacaktık. Yürüyecek hali kalmamıştı. Birlikte ev yanına çıktık. Kimsesi kalmamış hepsini tuzağa düşürmüşler ve yakmışlar. Köye kaçmış ve aç susuz buraya kadar gelebilmiş.
O günden sonra Hüsnü arkadaşı hiç bırakmadık. Beraberce yedik, barınak yaptık. Şehre gittik, çalıştık ve evimizi yaptık.
Allah düşman ayağını toprağımıza değdirmesin.
Hasan TSANRIVERDİ