İş makinaları arasında toz duman olduk. Toz asbestli, toz kimyasal ve kanserojen kökenli.
Evlerinizi yapıyorum demek kolay, o evler aynı araziye yapılırsa yine yıkılmaz mı?
Toz duman arasında çaresizlere, çaresizliği yaşatmak, akıldan noksanların, işi olsa gerek. Bilgisiz tavrı, tekrar etmenin ne alemi var, bir daha kandırmaya insan bulabiliyor musunuz?
Çaresiz ve kimsesiz olmak…
Garip bir müsveddesin ve toz duman oldun. Kaldırımda dahi varlığını sürdürme şansı bulamıyorsun. Gelip geçene bakıyor tanımıyorsun. Gözlerin yaşlı, kederli ve üzgünsün. Ne aradığını ve nereden başlayacağını bilemiyorsun.
Davranışları çileydi, bunu hak etmiyordu. Doğru olan da bu değildi. Yıkıntıların tozunda boğulmamıza gerek var mıydı? Acıların dinmesi için, başlarına sıcak bir yuva gerekliydi.
Dinmeyen acılar, içi burkan görüntü ve onu yaşamak zorunda tutuluyorlar. Teneke sobanın ateşinde, yanan ayaklar bile acıyı unutamıyordu.
Sevgi dolsun yüreklerine diyerek, kalplerini ışıkla süsleyip genişletmeye çalışsan da yeterli olmuyordu.
Toz duman arasında on sekiz yakınını sayıp yere yığılan anaya deprem tatbikatı ne hayır etti. İmar affı çıkarttın, demirden çalana göz yumdun ve masanın altına gir, dedin. Şimdi ise enkazın altında bile bulamıyorsun.
Beton tozu arasında ses duymak ve bir yaşam belirtisi hissetmek istiyoruz.
Üşüyor musun? Yavrum, seni sarmak ve sana ulaşıp içimin yangısını gidermenin peşindeyim. Bekliyorum gelmiyorlar. Geldiklerini söylüyorlar, ama ne zaman ve nerede duruyorlar.
Enkazın başında kendini kaybeden ana ve bitmeyen ağıtlar.
Ekipler yetersiz, aletler çalışmayı kolaylaştırmıyor. Kervana katıldık ve yıkıntılar arasında geziniyoruz. Yaşam alanı toz kütlesine dönüşmüş, toz soluyor ve toz oluyoruz. Soğuk bırakmıyor ve kara ateşin karşısına çivileniyoruz.
Kara ateşin yanında yüzü gözü kalbi gibi yanmış acı içinde baygınlık geçirirken, yüzümüzü güldüren bir haber geliyor. İki kardeş sağ çıkarılıyor ve annem babam, diyorlar.
Sesimi duyan var mı?
Yeniden bir moral kazanmanın şevkiyle, enkazı parmaklarımızla kazıyıp canlara ulaşmak. Her sesle sevinirken yıkılmak, bir parçanın çile sarmalına kapılmak ve çile olup derinlere gömülmek.
Acılar içinde toz duman, yıkıntılar arasında çaresiz ve soğukla mücadele, enerjin tükenip uyuyup kalmak.
Uyumak ve yanıp kül olmak.
Hasan TANRIVERDİ