Başbakan; devamlı olarak başkalarına (hakaret, iftira, tehdit, suçlama dolu ifadelerle) saldırmaktan; Türkiye’nin içinde bulunduğu kaosu, göremiyor.Nedir bu Ülkemizin hali?
1- Dışarıda ve içeride iktidarın itibarı kalmamıştır.
2- Ekonomi, her geçen gün, daha da bozulmakta; fakir ve işsiz sayısı artmaktadır. Yandaşlar, yağcılar, yakınlar, devamlı zenginleşebilir. Ama asıl olan halkın büyük çoğunluğudur.
SOMA Faciası da göstermektedir ki; Türkiye’nin Batısındaki açlık sefalet ve işsizlik, Doğu ve Güneydoğu’dan az değildir. Tek fark, bu bölgede yaşayanların tehdit, şantaj vb. huylarının olmayışı; teröre bulaşmamaları, Devlete saygılı olmalarıdır.
Son on iki yılda; dış borç tutarı, iki kattan fazla artmış iken, IMF borcunu kapattık masalı ile bu feci tabloyu gözden kaçırmak mümkün değildir. Çile çeken halkı, Paralel Devlet uydurmaları, Havuzdan beslenmeleri taraflı haberleri, her türlü baskıya maruz bırakılan kesimlerin susturulması ile aldatamazsınız.
3- Neymiş? Şehit cenazeleri gelmiyormuş?
Peki, bu bölgede Devlet otoritesi var mıdır? PKK istediği gibi at oynatmakta, adam kaçırmakta, inşaat basmakta, araçları yakmakta, yolları kesmekte (hatta iş makinesi ile) hendek açmakta, küçücük yavruları kaçırmakta mıdır?
Nerede; bu güçsüz iktidarın icraatı? BDP den medet uman, yardım dilenen bir acizlik sergilenmektedir. Bir de B ve C plânı masalları anlatılmıyor mu? Zavallı anaların, gözyaşları dindirebiliniyor mu?
Var mı, yok mu; Cumhurbaşkanı (daha doğrusu Tek Adam) olma hırsı. Bunun için, her türlü taviz veriliyor, teröre göz yumuluyor. Gerisi boş. İsterse; ülke batsın, vatan bölünsün, canlar gitsin.
4- Batı’daki şehirlerimizde de, huzur ve güven kalmamıştır. Sokaklar işgal altındadır. Tahrikler, tahripler can kayıpları sürüp gitmektedir. Türk-Kürt ayrımı tahriklerine; Alevi-Sünni kışkırtmaları eklenmiştir. Ve iktidar tam bir acizlik ve pasiflik tablosu sergilemektedir. Huzuru sağlamak yerine; zulüm, kıyım ve baskılarla uğraşmaktadır. Devlet çarkı perişan edilmiştir. Tüm bilgili ve tecrübeli elemanların yerini, yandaşlar ve şakşakçılar almıştır. Polislerimiz, Mülkî amirlerimiz, Adliye mensuplarımız, Eğitimcilerimiz, Maliyecilerimiz, velhasıl tüm bürokrasi, hallaç pamuğu gibi atılmıştır. Ve bu durum, (bir matah gibi) savunulmakta; Cadı Avı, Kıyım sözleri ağızlardan düşmemektedir. Her şey paralel yapıya bağlamaktadır.
5- Gümrükler kevgir gibidir. Uyuşturucu, Silâh, Akaryakıt, Sigara, Şeker, Tuz, Çay, Et, her türlü Çin malı, velhasıl tüm kaçakçıları zirve yapmıştır. Gençlerimizde, uyuşturucu, sigara, alkol bağımlılığı endişe verici boyutlara ulaşmıştır. Sokaklar, kaybedilmiş evlâtlarımızla dolmuştur. Okulların çevresi uyuşturucu ticaretinin merkezleri haline gelmiştir.
Hırsızlık, Cinayet, Tecavüz, Fuhuş, Sapkınlık, başını almış gitmiştir. Ve iktidar, sadece seyretmektedir. (Günlerce, bir Ok Meydanına hakim olmayan iktidardan, ne beklenebilir? Masum bir kardeşimiz (Uğur Kurt), Cemevinde taziye ziyaretinde iken, vurulmasının ne tür izahı olabilir. Hele hele, Savcı’nın, olay yerine, 27 saat sonra gitmesi, nasıl açıklanabilir?
6- Türkiye, hızla uçuruma, bölünmeye, kaosa gitmektedir. AKP li milletvekilleri, suskun kaldıkları için vebal sahibidir. Şakşakçılar ise, birinci derecede sorumludurlar.
Başbakan, bu kavgacı üslûbu ile Ülkenin huzurunu bozmakta, hepimizi sinir hastası etmektedir. (Sn. Kılıçdaroğlu haklıdır. Birkaç gün konuşmasa, hiç olmazsa, kulaklarımız ve ruhumuz dinlenecektir).
Rabbim, Ülkemizin yardımcısı olsun. Hepimize; basiret, feraset ve Cesaret versin. Kişisel hırslarla, kaprislere alet olmaktan korusun…
Copyright © 2014 Dr. Burhan ÖZFATURA. Tüm Hakları Saklıdır.