Allah insanları yaratırken o kadar güzel özellikler vermiş ki bu tartışılamaz. Ne yazık ki bizler o güzelliklerin kıymetini bilmeyiz pek çoğumuz ya bir birbirimizi çekemeyiz, ya da bir birimizi kırar incitiriz.
Her insan diğerine saygılı olsa, toplumun bizden beklediği kurallara uyabilse sanırım sorunlar kendiliğinden çözülecektir.
Gazetelerden okuruz, ya da televizyon haberlerinden dinleriz oldukça basit şeyler yüzünden insanlar birbirlerini öldürür ya da zarar verirler.
Sorarız acaba neden? Nedenlerini araştırdığımızda son derece basit sebepler çıkar ortaya vah deriz o zaman değerimiydi bunu yapmaya, elbette değmezdi.
Fakat kırılmış dökülmüştür bir kere özür dilemekle ya da pişmanım demekle yerine gelmeyecektir kaybedilen değerler ve sevgiler.
İnsanlık tarihine baktığımız da hep yan yana yaşamışız aynı havayı teneffüs etmiş, aynı toprağı paylaşmışız. Kimi zaman yüreğimiz de sevgi yumak yumak olmuş kimi zaman kin ve nefreti yaşamışız.
İkisi nin arasında ki farkı incelediğimiz zaman nelerin yapılması nelerin yapılmamsına daha güzel karar veriyoruz.
Karar vermesine veriyoruz ama acaba bu kararımızda durabiliyor muyuz önemli olan budur bence.
Bazı insanlar vardır başkalarına zarar vermekten zevk alır. Hiç düşünmez ki kendi de bir insandır acaba onun yaptıklarını başkası ona yapsa tepkisi ne olurdu. Biraz geniş açıyla düşündüğümüz zaman gerçekleri görüyoruz fakat bunları uygulamıyoruz.
Aklıma Habil ile Kabil’in aralarında yaptığı kavga geliyor acaba insanın doğasında mı var bu huzursuzluk. Yoksa çevrenin eseri mi ya da yaşamın verdiği sıkıntıların sonucu mu. Ama her ne olursa olsun iyi bakmalıyız, akılcı düşünmeliyiz ne kendimizi nede başkalarını incitecek davranışlardan kaçınmalıyız.”İğneyi önce kendine batır,çuvaldızı başkasına batır” sözünün anlamı ne kadar geniş ve derin.
İşte bu sözlerden ibret alarak kendimize bir düzen vermeliyiz çevremize de örnek olmalıyız. İyi insan örneklerini sergilemeliyiz.
Günümüzde yetişen gençlik boş ve bilinçsiz yetişiyor. Yaşamlarını o kadar basit değerler üzerine kuruyorlar ki baktığımız zaman içimiz sızlıyor. Bunlar yarın bu milleti temsil edecekler belki makam mevki sahibi olacaklar. O zaman insanlara hangi açıdan bakacaklar merak ediyorum. Henüz öğrencilik çağında iken devlet malına zarar veren, milli servetin ne olduğundan haberi olmayan bu gençler insanlık dediğimiz kavramı kendilerinde ne derece var edebilecekler.
Bu gençlerimizin böyle bilinçsiz ve şuursuz yetişmesinde suçlu olan kimdir? Bunda hepimizin payı yokmudur. Bizler üzerimize düşeni yaptık mı bu soruların cevabı tüm insanlığı ilgilendirir diye düşünüyorum.
Kendi öğrencilik yıllarımı canlandırıyorum gözümde; o yıllarda teknoloji bu kadar gelişmemişti bilgisayar,internet, uydu antenleri falan yoktu.Biz derslerimizi gaz lambası altında yapardık.Fakat mevcutla yetinmesini bilirdik.Acizliğimizden ve ya çaresizliğimizden dolayı devlet malına zarar vermek,başkalarının hakkına tecavüz etmek,büyüklerimize saygısızlık etmek aklımızdan bile geçmezdi.Hoş görmeye çalışırdık kendimizce şimdi bakıyorum çevreme giyim kuşam acayip olmuş,saç taramak bile değişmiş,büyüğe saygı bitmiş.
Neden diyorum nerde hata yaptık bizler diyorum. Elbette bir eksiğimiz var ki bu tür yakınmalarımız da var.
Biz insanların ortak temennimiz inancına, bayrağına, milli marşına saygılı,büyüğünü sayabilen ,küçüğünü sevebilen bir gençlik yetiştirmektir.
İşte bunu başarabilirsek Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyeti emanet ettiği Türk gençliğine sahip olacağız.
Güzel yazıydı.. tabiki her yeni neslin hatası bir önceki nesilden kaynaklanıyor olabilse de hataların telafisi mümkün…keşke gençlik okuyabilse bu sözleri..temennilerinize içten katılarak “amin” diyorum…tebrikler