Eşrefi Mahluk (Yaratılmışların en şerefli) olan insanın onurlu ve şerefli bir değeri vardır. Allah’a kul olma ve insani vasıflarını talıma zorunluluğu gibi… Yaratılış gayesinin bilincinde olmayan insan hayvani nefislerini tatmin etmenin peşinden gideceklerdir. Yaratılış gayesinin şuurunda olan insan ise eşref-i mahluk olmanın şerefini- vasfını taşıyacaktır.
İnsan hem biyolojik hem de ideolojik bir varlıktır. Yaratıcısı da bellidir; Yaratıcıya kul olmak ve insanca yaşamanın mücadelesini vermek zorundadır. İnsanın şeref, haysiyet, ahlak ve namus gibi yüce değerleri vardır; bu değerleri elinden alırsanız sadece biyolojik yapısı kalır. Bu da insani değerlerin kaybı, hayvani değerlerin gelişimi demektir. O zaman insan olmaktan çıkar, bir mahluk olarak kalır. Sorumluluktan ve hayat imtihanından kurtulur mu?Elbette ki hayır! Hayat imtihanından kurtulması için akli dengesini kaybetmiş olması gerekir insanın…
Şeref, haysiyet, onur, namus, ahlak, erdem, dürüstlük ve iman gibi kutsal ve ahlaki değerleri kişiye meziyet ve yücelik kazandırır. Maddi ve manevi değerler derken bu üstün meziyetleri ifade etmiş oluruz. Yaratılışında tertemiz doğan insan bu değerleri sonradan kazanır. Bu değerlerin kazanılmasında ebeveynin, okulun ve toplumun katkısı büyüktür. Onun için diyoruz ya: İnsan İslam fıtratı üzerine doğar; onu anne ve babası Musevi, Hıristiyan veya Müslüman olarak yetiştirir.
Ateist ve dini kabul etmeyen Allah’ ı ve peygamberi reddeden kişiye gelince onu insan olarak değerlendirmeye bile gerek yok; artık o mahluklardan biri olmaya adaydır? Allah ıslah etsin dermiyiz elbette; Allah ona da iman cevherini nasip eylesin!.. Hatta bütün insanlara…i
Ne yazık ki; insanoğlu bu kıymetli ve üstün değerlerini kaybetmeye başladı. Dini ve ahlaki duygulardan da uzaklaşmaya… En büyük görev anne babaya düşüyor: Evet; en büyük görev anne ve babaya düşer. Onun için Yüce Allah bu konuda anne ve babayı sorumlu tutmuştur.
Türk ve İslam dünyası bu güzel hasletler ve insani değerlerle yücelmiş, mutlu olmuş ve ileri seviyelere ulaşmıştır. Ne zaman ki bu değerleri kaybetmişiz işte o zaman da birliğimizi kaybetmişizdir ve küçülmeye bölünmeye başlamışızdır. Yani kişilik ve yücelik bu insani değerlerle mümkündür.
Genç nesle ve çocuklarımıza sahip çıkmanın bir mecburiyet ve görev olduğunu unutmayalım!..
Yarınlarımızın güvende olmasını istiyorsak onları dini ve ahlaki değerlerle büyütüp yetiştirmek zorundayız. Her türlü insani ve ahlaki değerlerini kaybetmiş olan bir nesille büyümek, kalkınmak ve geleceğe yürümek mümkün değildir. Neslimizi de, gençliğimizi de kardeşliğimizi ve vatanımızı da ancak üstün vasıflı ve ahlaki değerlerle bezenmiş bir nesille devam ettirebiliriz unutmayalım!…