Birbirine değerler tablosu ile kenetlenmiş toplumlar; hızlı, sağlıklı bir büyüme ile ülkenin geleceğinde kilit görevi üstlenir.
Samimi, sıcak gösterişsiz, aslını inkâr etmeyen, mutlu ve huzurlu bireyler yetişmesi için, insani değerlere adapte olunması şart. Bu noktayı ihmal, inkâr ‘benmerkezci’ bir anlayışı besler. Bu da değerler tablosunun iflası demektir.
Mananın yok oluşu, maddeci zihniyetin doğmasına, yaygınlaşmasına neden olur. Ahlaki değerlerdeki çöküş, kutsallığa gösterilen özeni yavaşlatarak, tahammülsüz, birbirinin derdinden kaçan, yoz bir kültüre yelken açtırır.
İyilik, dürüstlük, adalet, saygı, sorumluluk, hoşgörü, kanaatkârlık, tevazu ve affetmeden oluşan erdemli karakter, iç evdeki huzuru teşkil eder. Sağlam bir insanlık halkasına öyle çok ihtiyacımız var ki! Birbirini aldatmayan, yalansız riyasız sevgi ağına özlem duyuşumuz öyle şiddetli ki! Tedirgin, ürkek ve şüpheci halimizden kurtulup, değerlerin hazzını yaşamak, bizi güçlü kılar.
‘İnsanlık duyusunun’ köklerini canlı tutan, tamir eden ve bizi birbirimize kenetleyen umudun dirilişi, kalbimizin en özel hali değil mi? Öfkenin diline hapsoluşumuzun nedeni, sevgi eksikliği. Dünyada her şey bir parça sevgi için oysa. Sevgiyi teneffüs etmenin yolu, karşılıklı anlayış ve hazdır. İnsanı insan yapan şey; sevgidir. Kalplerden kalplere değiştir sevginin dili. Teslimiyet, güven, vefa duygusu ile güçlenen toplum bilinci, yarınları sağlam bir ülke demektir.
İnsan olma sorumluğunu omuzlayanlar, ilişkilerinde, işlerinde, evlerinde değerler tablosunu, kendilerine biricik kılanlar, mutlu ve huzurlu olurlar. Bunun tersi bir uygulayış, ruh daralmasının neden olur. Kalplerin katılaşması, insanın kendini terk etmesi demektir. Gönül gözünün sustuğu yere konuşmak için, değerler dilini beslemeliyiz. Sevginin olmadığı yerde adalet, ahlak, erdem, yani soyluluk da yoktur.
Unutamadığım bir hikâye, beni büyüklerime, geleneklerime karşı hassas ve duyarlı kıldı. Yatılı okullarda evci izni vardır. Bir arkadaşımızın izni için, babaannesi gelmişti. Arkadaşımız yüksek sesle, utanıyorum senden! Yanıma yaklaşma diye bağırması, yaşlı kadının gözyaşları, başını yerden kaldırmayışı ve gösterdiği sabır beni çok etkilemişti. Değerlere motivasyon için sürekli örnek vererek, beni hayata kazandırmaya çalışan babamı o gün daha iyi anladım. Öze muhaliflik, insanın kendi oluşunu unutma bir çeşit çürümenin başlangıcıdır. Kalbine ters düşenler, çürümeyi hızlandırırlar.
‘İlk öğretmenimiz kendi kalbimizdir’ der, bir Kızılderili atasözü. Kendi kalbini tanımayan, anlamayan her şeyin uzağındadır. Afrika’da su kuyusunun başındaki bir çocuğun, suya duyduğu heyecanı hissetmeli kalpler. Kudüs’te şehit edilen çocuklar, Orta Asya’daki zulüm, sömürüler insanlığımızın ortak acısı, kapanmaz yaramız. Değerlerin hassasiyeti, aynı adreste buluşturur bizi.
İnsanlığı asil kılan duygular silikleştiğinde, yaşamak da manasızlaşır. Kuru, gayesiz hedefsiz ve bilinçsizlik bir yaşam modernizme köleliktir. Özüne hasret duymak için programlanmış insanın, görünmeyen yanı sisli ve pusludur. Acının gökkuşağında, insanın kendini araması ölümü çağırması gibi bir şeydir…
Bir Kızılderili sözü bırakıyorum, kalbi ile konuşmak isteyenlerin penceresine ‘Aşkı tanıdığında, yaratıcıyı da tanırsın.’
insan, bu, “yoldaki yolcu” keşke herkes bunu idrak edebilse
Her paragraf insan için bir değer olan konular. Bu değerleri yerine getiren, hayatına sokan kamil olmuş demektir. Amma nerdeee.