Sevgi bir ilişkiyi devam ettirmeye yeter mi? Bu can alıcı sorunun cevabını hepimiz hayatlarımızla ve çektiğimiz acılarla veriyoruz aslında. İnsan ne kadar severse sevsin, ne kadar emek gösterirse göstersin, bir ilişkiyi devam ettirmek için sevgi yeterli olmuyor. Severek ayrılan birçok insan gördüğümüzden bunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Sevmek için karşımızdakinin bir şeyini en azından beğenmek lazım. İnsan beğenmediği şeyi sevemez çünkü. Oysa bugün insanların bir diğer insanda sevebilecekleri bir şey bulmaları o kadar da kolay değil. Her birimiz en fazla kendimizi beğendiğimiz için en çok da kendimizi seviyoruz. Kendini seven insan, diğerini de yine kendini çok sevdiği ve diğerinin de kendinde olanı daha belirgin hale getirdiği için sevmek istiyor.
Hoşlanma, sevme, aşık olma gibi her türden haz verici ilişkinin altında ve onu koruyan bir şefkat duygusu olmadığında aşkın ömrü kısalıyor. Sevgiler nefrete dönüşüyor, hoşlanmalar yüzünü bile görmek istememelerle yer değiştiriyor.
Ne oluyor da iki insan birbirini severken hatta âşıkken birbirlerinden nefret eder hale geliyorlar.
İnsan yaşamı her zaman beklenildiği gibi olmuyor. Uzaktan görülen şeyler, işin içine girildiğinde bambaşka yüzleriyle ortaya çıkıyor. İlişki ilerledikçe ilişkinin kimyasında olan insan zaafları bir bir ortaya çıkmaya başladığında, o insanın sevebilmek, sevmeye devam edebilmek için sevgiden de güçlü olan şefkate ihtiyaç var.
Eğer şefkat edemiyorsanız sevemezsiniz, sevseniz de sevginizi devam ettiremezsiniz.
Dışarıdan heybetli olarak gördüğünüz o adamı ağlarken de gördüğünüzde sevebilmeniz için, uyuyakaldığında sevgiyle üstüne bir örtü örtebilmeniz ve işsiz kaldığında, yaşlandığında pek çok isteğinizi karşılamak isteyip de yapamadığında yine onu sevebilmeniz için önce şefkat edebiliyor olmanız lazım.
Doğum sonrası aldatmalar sevgisizlikten değil, sevgiyi koruyan şefkatin eksikliğindendir. Eşi kendi çocuğunu taşırken değişen hormonlarının etkisiyle daha sinirli davranmaya başladığında, çocuk doğduktan sonra en az bir yıl süreyle hayatının en birincili çocuk olduğunda, adamın orada sapasağlam durabilmesini, eşinin yanında olabilmesini ve dürtüleriyle değil insaniyetiyle eş olabilmesini sevgi değil, aşk hiç değil, ancak şefkatin beslediği sevgi sağlayabilir.
Bugün gençler doğru eşi bulamamaktan yakınıyorlar. Bir eşi tercih edememe, kimseye bağlanamama gibi problemleri yoğunlukta yaşıyorsak eğer, diğerine sadece sevilecek, âşık olunacak ve bizi mutluluktan uçurarak biri olarak baktığımız içindir. Önce bu anlamları yükleyip bu anlamları bulamadığımızda umutsuzca savruluyorsak, bunu şefkati kaybetmiş olmamızla açıklayabiliriz.
Evlilikleri devam ettiremememiz de sokaklardaki yalnız ve yalıtılmış insan yığınlarına dönüşmemiz de şefkati yitirişimizin bir sonucu. Sokaktaki çiçeğe gösterdiğimiz, kediye gösterdiğimiz şefkati merhameti ve koşulsuzca kabul edebilmeyi gösteremiyoruz yakınımızdakine. Almaya başlamadan önce vermeye gönüllü olabilir, bencil tercihlerimizi bırakabilirsek, sanırım insan olmaya bir adım daha yaklaşacağız.