İnsan nedir?..
İnsan için nefes çok önemli, hep nefes alarak yaşıyor. O zaman insan nefestir.
İnsanın susuz yaşaması mümkün değil. Su içerek yaşıyor. O zaman insan sudur.
İnsan topraktan büyüyen yiyecekleri yiyerek yaşıyor. O zaman insan topraktır.
İnsan bunlardan ibaret midir!?
Belli ki insan bunlardan çok daha ötedir:
Bunların her biri değerli maddelerdir de insanın çok değerli manaları da vardır:
İnsan aynı zamanda: madde olarak beyin, mana olarak akıl ve zekâdır…
İnsan aynı zamanda: madde olarak kalp, mana olarak gönül ve yürektir…
İnsan: samimiyettir, cesarettir, gayrettir, idealdir, sevinçtir, üzüntüdür…
İşte insan bütün olarak maddede beden, manada ruhtur.
İnsanı tüm bunların ışığında ele alırsak madde olarak 21 organdan, 100 trilyon hücreden, 206 kemikten, 640 kastan meydana gelir.
Bu insanın beden-madde tarafı…
Lakin insandan bir şey çekilip alınca o insan naaş oluyor ve birkaç zaman içinde aslına dönüp topraklaşıyor. O bir şey ki can dediğimiz varlık… İşte onun ruh hali… Bilim cevherimizle onu idrak etmemiz çok zor oluyor…
İnsan, bedeni gördüğü için ona çok önem verdi ve bedeni gerçekten çok iyi tanıdı, organ nakli yapacak kadar… Fakat ruhu tanıyamadığı için ve ruh nakli yapamadığı için bedeni naaş olmaktan kurtaramıyor. Bir bedenin tüm organlarını halâ ruhu olan bir başka bedene takıp canlılığını devam ettirebilen insan o bedendeki ruhu onun içinde tutamıyor. Bu konuda da belli ki kolaycılığı seçiyor ve ruh konusunda kapsamlı derin araştırmalar yapamıyor. Gerçi bu konuda Allah da ayetlerinde ruh konusuna şerh düşüp, “o konuda çok da bilgi edinemezsiniz” diye de uyarıyor.
İnsan birçok konuda Mevla’nın uyarısına aldırmadığı halde nedense sanki bu uyarıya uyup “ruh konusunda” derin araştırmalar yapmıyor.
Aslında insan ruh konusunda çok araştırmalar yapıyor da sonuç alamayınca yapmıyor gibi davranıyor…
Yani ruh konusunda ki acziyetini dünyaya ilan edemiyor.
Kur’an’ın İsra 85: “Sana ruhtan soru sorarlar, De ki: Ruh Rabbimin emrindedir. Size ancak az bir bilgi verilmiştir.” İfadesi de haklılık kazanmış oluyor. Bu aynı zamanda Kur’an’ın ve dolayısıyla Peygamberin bir mucizesi olarak da değerlendirilmelidir.
Yani, insan bedeninde bu denli çok değerli yollar alan medeniyet ve teknoloji Ruh konusunda bir adım ilerleyememişse bunu 1400 yıl önce haber verebilen Kur’an mucize olarak değerlendirilmesi gerekmez mi?.
Lakin şunu da söylemek lazım ki:
Allah’ın ruh hakkında, “ruhtan size çok az bilgi verilmiştir” ifadesinde belki yine de bizim açımızdan kâinatlar dolusu bilgi ve hikmet vardır da anlaşılıyor ki insanlıkta bu hali araştırabilecek sabır, metanet, gayret, samimiyet, derinlik ve inanç kalmamıştır…
Böyle olunca da insanlık hep topal kalacaktır. Bedende nice devrimler yapılsa da ruhta hep sıfır seviyesinden kalınacağından bir arpa boyu yol bile alınamayacaktır.
Bu da aynı şekilde insanlığın meselesi olarak hep böyle kalacaktır…