Cumhurbaşkanı’nın “Uzay Sanayi” ile ilgili açıklamaları (birçok noktada farklı düşünmekle beraber) beni heyecanlandırdı. İnşallah Türkiye, uzay çalışmalarında ciddi ve samimi atılımlar yapar, başarılı olur. Zira;
1-Uzay sanayi, yapay zekâ, bilgisayar yazılım ve programlama, moleküler biyoloji, genetik, nükleer fizik, yüksek matematik, enerji, fütüroloji, nano teknoloji, astronomi, sibernetik, savunma sanayi, metalürji, makina tasarım, bilişim vb. konularda belirli düzeye gelmez isek; katma değeri yüksek malların üretim ve ihracatına ağırlık kazandırmaz isek; ödemeler dengesini asla gerçekleştiremeyiz. Borçlanma, istihdam ve fakirlik sıkıntılarına çare bulamayız. Bilgi lortlarının kölesi olmaktan kurtulamayız. Kendimizi savunamayız.
2-Elbette; tarım, turizm, dış müteahhitlik hizmetleri, yat ve gemi inşa sanayi vb. sektörler de döviz gelirlerimize katkı yapabilecek önemli konulardır.
3-Uzay sektörü inovasyonun en fazla olduğu alandır. Buradaki çalışmalar çok sayıda alana da imkânlar sunmaktadır. Kaldı ki; yakın bir gelecekte uzay savaşlarının gündeme gireceği bir dönemde milli savunmamız açısından da çok önemlidir. Savunma sanayine de büyük katkısı olmaktadır.
Bu arada önümüzde bir de (750 bin yılda bir tekrarlayan) “Kutup Taklası” olayı da söz konusudur. Bu olayda kutuplar yer değiştirmekte, Dünya’nın manyetik kalkanları kalkmakta radyoaktif ışıma ile çok tehlikeli dalgalara maruz kalınmaktadır. Bunun için tedbirlerin düşünülmesi zaruridir.
Yine; Çin başta olmak üzere “Suni Güneş Sistemi Projesi” “Uydularla Gece Aydınlatılması” çalışmaları da önemlidir. Ayrıca “uzay madenciliği” de küçümsenecek bir konu değildir.
4-Ben; çocukluğumdan itibaren bulutları, (geceleri de yıldızları) seyretmeyi çok seven, hayaller kuran, Asimov, Jule Verne, Weels vb. yazarların uzayla ilgili eserlerini büyük bir merakla okuyan; uzayla ilgili kurgu filmleri kaçırmayan bir kişiyim. Yatağımın başucunda “Bilim ve Teknik” dergisinin şubat sayısında verdiği, “Hubble Teleskobunun” çektiği uzay resimlerini ihtiva eden ilavesi yer almaktadır. Peki ama niçin bu kadar muhalif görüş mevcuttur?
a)Konu bir güven konusudur. Büyük bir kesimin açıklamaları, “politik şov ve gündemi işgal operasyonu” olarak görmektedir. Ciddi olduğuna inanmamaktadır. Zira; iktidar her konuda taviz vermekte ancak gerçekleşme olmamaktadır. Nitekim; yerli savaş uçağı için 2008, uzaya roket için 2009, uzay kuvvetleri komutanlığı için 2010, Ankara’da “Space City – Milli Uzay Laboratuvarı” için 2011, yerli uydu ile yerli robotu uzaya göndermek için 2014, uzaya güneş panelleri yerleştirmek için 2035, Türk astronotlarının uzaya gidişi için 2015, yerli yolcu uçağımız için 2019, yerli uzay mekiği yapımının başlaması için 2020, milli tank için sayısız tarihler verilmiş, hepsi de boş çıkmıştır.
2023 yılında başkalarının aracı ile “Ay’a Türk yollama” projesinin hiçbir anlamı ve yararı yoktur, israftır. Sadece şov amacına yöneliktir. Aynı şekilde başkalarının araca ile uzaya insan gönderilmesinin de anlamı yoktur. Bu kaynaklar alt yapı için harcanmalıdır. İktidarın farklı görüşlere sert tepkisi de projeye muhalefeti arttırmaktadır.
b)Şu anda ülkemizde, büyük bir ekonomik kriz yaşanmaktadır. Elbette öncelik, iş ve aştır. Sıkıntı büyüktür. Bu yüzden tepkiler de yoğundur. Hâlbuki konuları ayrı ayrı mütalaa etmekte yarar vardır. Yap-işlet rezaletinden ve “Kanal İstanbul” gibi bir israf ve inat projesinden vazgeçmek bile tepkilerin azalmasını sağlayabilecektir. Kaldı ki yolsuzluklar, ekonomik krizin sebebi iktidarın başarısız politikaları, israfçı tutumu ve liyakat sisteminin tamamen terk etmesidir. Ehil ellerde bu sorunlar, çok kısa sürede aşılabilir. Yeter ki bu hatalı zihniyet terk edilsin. Kararları tek kişi vermesin.
c)Uzay çalışmaları yurt içindeki ve dışındaki liyakat sahibi evlatlarımızın önünü açacaktır. Savunma sanayindeki başarılar bunun en yakın örneğidir. (Burada başarıda çok büyük katkısı olan, Sn. Vecdi Gönül’e başta Vahit Erdem ve Murat Bayar olmak üzere, tüm müsteşarlara teşekkür borçluyuz.)
5-Elbette yol uzun çalışmalar zahmetli olacaktır. Sonuca kısa zamanda ulaşılması mümkün değildir. Çok detaylı araştırmalar, fizibilite etütleri, icra planları gerekmektedir. Belirli bir altyapının oluşması icap etmektedir. (Gerçi belirli düzeyde olsa da bu konuda yapılan bazı çalışmalar ve liyakat sahibi evlatlarımız da mevcuttur. Bu açıdan, öncelikle sahip olduğumuz değerlerin envanterinin yapılması gerekmektedir.)
480 milyon kilometre ötedeki Mars’a, 7 aylık bir yolculuktan sonra arzu edilen noktaya NASA uydusunun indirilmesi büyük bir başarıdır. Gezegenin atmosferinin çok ince, arazisinin de çok engebeli olması ciddi risk faktörleri idi ama başarılı olunmuştur. Şimdi canlı mikro-organizmaların, suyun vb. faktörlerin varlığı araştırılacaktır. Dileğimiz ülkemizin de bu tür başarılara imza atması, İzmir Ege Serbest Bölgesindeki (ESBAŞ) “Uzay Kampı”nda yapılanların uzayda da gerçekleştirilmesidir.
Not: 4/a bölümündeki bilgiler Sözcü Gazetesi yazarı Sn. Yılmaz Özdil’in bir yazısından alınmıştır.
Devam edecek…