İnsan nedir sorusu tarih boyuna hep sorulmuştur. Sorulmaya da devam ediyor.
Soran da insan, sorulan da insandır.
Peki ama nasıl oluyor da insan canlı varlıklar içinde kendisi ile yanı aynı anatomik yapıya, özelliklere sahip olan insana farklı bakıyor?
İnsanın insana, farklı bakmasının temelinde ne var?
Birçoğu insan insandır, der. Oysa çoğu, insan insandır deyip geçemiyor çünkü herkes insanı insan olarak görmüyor.
İnsanların toplumdaki konumlarına göre insan tanımı da değişiyor.
Siyasetçiler için bir insan; bir oydur. Ondan daha ötede bir anlamı yoktur. Seçimlerde sandığa girecek tek bir oy sahibidir.
Ticaret yapanlar için insan; bir alıcı demektir. İnsanoğlunun ruhu ve bedeni, kaygıları, acıları, sevinçleri onları ilgilendirmez. O sadece bir alıcı, tüketicidir.
Şirketler için insan; aklı çelinecek, bir malı almaya yönlendirilecek bir potansiyel alıcıdır.
Borsacılar için insan; bir alıcı, bir satıcıdır.
Dinler açısından insan; o yaratılmış kuldur.
Totaliter rejimler için insan; sürüden biridir.
Doktorların çoğu için insan; bir hastadır, bir vakadır.
Yargıçlar ve savcılar içinse insan; sanık, mağdur veya tanıktır.
Askerler için insan; bir erdir. Ölmeye ve öldürmeye elverişli bir makinedir.
Mezar kazıcıları için insan; bir mevtadır.
Televizyoncular için insan; rating birimidir.
Gazeteciler için insan; bir haber kaynağıdır.
Futbol takımları için insan; bir taraftardır.
Fahişeler için her insan; bir müşteridir.
Futbolcular için insan; topa vuran bir aygıttır.
Modacılar için insan; giydirilecek bir bedendir.
Mutasavvıflar için insan; bir ruhtur.
Tarikatlar için insan; eğitilmesi gereken ham varlıktır.
Cemaatler için insan; kullanılması gereken araçtır.
Mafya için insan; vurulacak bir gövdedir.
Oysa insan; bunların hem hepsidir hem de başlı başına hiçbiri değildir.
İnsan bunların tümünden daha anlamlı, daha karmaşık, daha öte bir şeydir.
Ama bu kavrayış, hümanizmin önde olduğu dönemler için geçerli.
İnsanı bir tek özelliğine indirgemeden onu bütünüyle anlamaya çalışmak, tarih boyunca sanatın bir numaralı işlevi oldu.
Ama o da toplumdan yavaş yavaş kovuluyor.
Dolayısıyla düşünen insanlar ne olduklarına kendileri karar vermek zorunda.
Toplumsal çarkın, yapının bir vidası mı yoksa ruhuyla, bedeniyle bir insan mı?
Günün Sözü: İnsan kendisinin de insan olduğunu anlamalı ve bilmelidir.