Düzenin sözde aydını, enflasyonu anlatırken, izah ederken hep döviz, faiz ve enflasyon üçgeninde dolanıp dururlar.
Ulusal pazarlarda çok uluslu şirketler neden vardır, çok uluslu şirketler nasıl çalışırlar, devletlerin çok uluslu şirketler ile olan ilişkileri nedir, tekel ürünlerinin fiyatı nasıl belirlenir, tekeller için piyasa ne anlama geliyor, gibi soruların hepsi askıdadır.
Çok uluslu şirketlerin, insan imalatında, nasıl bir görevleri vardır? Gibi sorular yok sayılır. Başka konular içinde şöyle bir geçer ama üstü hiç de istediğimiz gibi açılmaz.
Acente sömürgeciliği nedir nasıl çalışır?
Anlayacağımız bu ucu bucağı olmayan soruların içine kimse girmek istemez. Ama neden girmek istemez meselesi de başlı başına bir sorundur. Düşünmek isteyen beyni, neden düşünmek istediği konu üzerinden alıp da başka yerlere götüren saik nedir? Düzenin hakim paradigması finans kapital böyle istiyor deyip geçelim.
İktidarları suçlamak, eleştirmek âdettendir. İktidarların eleştirilen tarafları; iktidarların Rıza İmalatıdır.
Oysa kültürel rıza imalatı ve ekonomik rıza imalatı çoktan başkaları tarafından imal edilmiştir.
Kimse ekonominin yönetiminin kimin elinde olduğu konusu ile ilgilenmez. Kimse aşırı imtiyazlı zümreler ile imtiyazlı zümreler arasındaki, fiyatları belirleme uzlaşmalarını bilmez. Bilmek istemez. Spekülasyonları yapanlar ile spekülasyonlardan yararlanan devlet kurumlarının işleyişini, piyasa kuralları ile izah etmesini kimse görmez.Piyasa kuralları sözcüğü, sihirli bir sözcüktür. Her türlü pisliği onun altına süpürebilirsiniz.
Konumuz enflasyondu değil mi?
Evet aşırı imtiyazlı seksen aile banka sahibidir. Bunların banka sahibi olmalarını kâğıt alıp kâğıt satmalarını, para üretmelerini devlet yetkilendirmiştir. Peki de neden, bu seksen kişiye, kâğıt alıp satma yetkisi verilmiştir? Cevap; onlar çok zengindir. En azından geniş halk kitleri ve aydınlar böyle düşünür.
Her yıl, 50 milyar Lira kar yapan bu bankalar, eskiden de zengindiler. Bu yıl, kazandıkları 50 milyar lira ile de daha da zengin oldular.
Halk fakirleşirken, birileri de çok zenginken, daha da aşırı zengin oluyorlar. Sizce burada bir tersli yok mu?
Olmayan paraları, alıp satma yetkisini bana da verin, ben de yılda elli milyar lira kazanırım.
Bir kimsenin bir bankaya koyduğu 100 lira karşılığında 900 lira kredi verme yetkisi (para üretme yetkisi) olursa, ekonomiye karşılık gelen paranın, çok üzerinde para üretilirse, enflasyon nasıl düşecek?
Enflasyon emme basma bir tulumbadır. Fakirden alır zengine doğru pompalar.
Hem ara malında hem de sermaye tedarikinde, dışa bağımlı olursan bir de dövizden kaynaklanan enflasyon varsa, kaymaklı keten helvası…
Sonra birileri çıkıp diyor ki, enflasyon falan tarihte şu seviyeye düşecek. Karar verenler başka yerde, yani bankalarda, çok uluslu şirketlerde, ulusun yetkilisi çıkıp diyor ki, enflasyon şu olacak. İpler ulusun elinde değil ki, ulusun yetkilisi enflasyonu belirleyebilsin veya tahmin etsin. Üretim, üretime karşılık gelen para basımı, giren çıkan döviz,ulusun yetkinde değil ki,ulus kendisini yönetebilesin!
Yönetilemezliğin temel sebebi işte budur.
Özetle enflasyonun sebebi; aşırı imtiyazlı zümreler, eksik üretim, piyasada ki imtiyazlı karar vericiler ve piyasadaki para miktarındaki fazlalıktır.
bulentesinoglu@gmail.com