Hayatım boyunca; sempati duyduğum, (kahramanlık taslayan birçok kişinin ortadan kaybolduğu, sığınacak subay gölgesi aradığı, gümüş yüzüklerini altınla değiştirdiği, sakalını kestirdiği, 28 Şubat dönemi dahil) hep destek verdiğim, İmam Hatiplerden mezun kardeşlerimi, vicdan muhasebesi yapmaya, davet ediyorum. Bunu, bir görev ve hak olarak görüyorum. Zira iktidarın yaptıkları kendilerine ve Yüce Dinimize zarar vermektedir. Bu arada, İmam Hatiplere karşı antipatilerin yoğunlaşmasına sebep olmaktadır. Nitekim geçmiş yıllarda da, dinin politikaya alet edilmesi, “İmam Hatipler arka bahçemizdir” sözünün sarfedilmesi, bu evlâlarımızın, birçok haksızlıklara, engellemelere, baskılara maruz kalmasına gerekçe yapılmıştır.
Bu konuda; yazılarımda ve konferanslarımda verdiğim destekler bilenlerin malumudur. Belediye başkanlığım dönemindeki icraatlarım da bilinmektedir. (Hiçbir zaman bunları reklam etmedim, politik çıkar aracı yapmadım.)
1- Bugün, yönetimde İmam Hatip mezunlarının ciddi bir ağırlığı vardır. AKP Genel Başkanı (her şeye hakim olmak isteyen) çocukları, YSK Başkanı, AA ve TRT genel müdürleri, (Adalet Bakanı dahil) bakanlar, milletvekilleri, valiler, kaymakamlar, yüksek bürokratlar vs. olmak üzere, ciddi bir sayı mevcuttur.
a) Peki, bunların yönettiği Türkiye’den memnun muyuz? Yüzümüzü ak ediyorlar mı? Yoksa kızartıyorlar mı? Mahalli İdareler Seçimleriyle ilgili rezaleti tasvip ediyor musunuz?
b) Güzel bir örnek teşkil ederek, Dinimize yarar sağlıyorlar mı? Yoksa toplumu dinden soğutuyorlar mı?
2- Sevgili İmam Hatip mezunu kardeşlerim;
a) Cenab-ı Hak’kın emirleri mi, Sarayın emirleri mi önemlidir?
b) 17 yıldır sürdürülen, devamlı baskı, kaos ve gerilim politikasından; rüşvet, yolsuzluk, lüks, israf ve saltanat, torpil, kayırma, emaneti ehline vermeme, kamu mallarını yandaşlara peşkeş çekme, ihale ve özelleştirme yolsuzluklarından, huzursuz değil misiniz?
c) Türkiye’de fikir, ifade, inanç ve teşebbüs hürriyetlerinin ve de can ve mal güvenliğinin tamamen yok edilmesi, sizi endişelendirmiyor mu? Tüm milli varlıklarımızın satılmasına; ABD ve İsrail’in güdümünde olmamıza üzülmüyor musunuz?
d) Dinin böylesine politik ve maddi çıkarlar için istismar konusu yapılmasını; Camilerin parti şubesi haline getirilmesini; 144.250 kişilik devasa kadrosu olan Diyanet Teşkilatının bu kadar suskun hale gelmesini; ortalığı Şia-Vehhabi ve Selefi ajanlarının işgal etmesini; çoğu sarayın emrine girmiş, ihale ve iş takip merkezi haline dönmüş, cemaatleri; saçı bitmemiş yetim hakkına el uzatan vakıfları; ateizm ve deizmin hızla artmasını; tasvip ediyor musunuz? Gösterişli, israf örneği camiler yaparak, Cenab-ı Hak’kı aldatmak mümkün müdür?
e) Sizce haram para ile hacca, gidilebilir mi? Bir insan, öz kızına ve mübarek annesine karşı şehvet duyabilir mi? Muta nikahı, zina suçuna kılıf olabilir mi? Yanmaz kefen olabilir mi? Bir kimse, Azrail Aleyhisselamı geri çevirebilir mi? Cemaat mensubu olmak veya AKP’ye oy vermek, insanı doğrudan cennete sokar mı? Bir ülkede, bu kadar çok cemaat, Gavs (?) ve sahte Seyyid olabilir mi? Din mi önemlidir, parti mi? Şirk, kul hakkına tecavüz, hırsızlık, yolsuzluk, rüşvet, israf, günah olmaktan çıkarılabilir mi?
f) Saraya kul olmayanlara yapılan baskılar, iftiralar, şantajlar, hakaretler, tehditler, terörist, FETÖ’cü, illet, zillet vb. yakıştırmalar uygun mudur? Adil bir yönetimi, hukuk ve demokrasi düzenini, bağımsız yargıyı, hilesiz seçimleri, kaliteli eğitim düzeyini, güzel ahlâklı bir toplumu, özlemiyor musunuz? Ülkenin, bugünkü hali ve geleceği, sizi ürkütmüyor mu? Tek adam iktidarının ve aile saltanatının, nerelere varabileceğini tahmin etmiyor musunuz?
g) Kur’an-ı Kerim’de, 700 defa tekrarlanan, “Aklınızı kullanın” emri üzerinde düşünüyor musunuz? Kula kul olma (şirk) suçunun ağırlığını hissedebiliyor musunuz? Sevgili Peygamberimizin (SAV) hedefi ve tüm ibadetlerin amacı, “Güzel ahlaka” kavuşturmak değil midir? Hele hele belirli bir din eğitimi almış zümre olarak, “haksızlıklar karşısında susarak, dilsiz şeytan” durumuna düşmek, size yakışıyor mu?
h) Bugün Türkiye için, bir İslâm ülkesi demek mümkün müdür? Fuhuşun, uyuşturucunun, alkolün, çocuk tecavüzlerinin sapıklıkların, adaletsizliklerin, yolsuzlukların, cinayetlerin, kumarın, faizciliğin, şirkin, kul hakkına tecavüzlerin, zirve yapması normal midir? Eğitim niçin kalitesiz hale getirilmiştir? Yavrularımıza, niçin Türk düşmanlığı yapılmaktadır? Niçin gerçek İslam öğretilmemektedir.
3- Sevgili İmam Hatip mezunu kardeşlerim;
a) Bizim için tek örnek, yaratılmışların en mükemmeli ve şereflisi olan, Sevgili Peygamberimiz (SAV) değil midir?
b) Kendisi saraylarda mı yaşadı? Dünyaya, servete, lükse mi düşkündü? Miras mı bıraktı? Kaba acımasız, ayrımcı, kindar, baskıcı mıydı? (ASLA) Kararları tek başına mı alırdı, istişare mi yapardı? Yakınlarına torpil yapar mıydı, çıkar sağlar mıydı? Akla, bilime, eğitime, adalete çok önem vermez miydi? Yalanı, iftirayı, gıybeti, hakareti, gurur ve kibri, adaletsizliği, nezaketsizliği, cehaleti, hileleri, haramları, çıkarcılığı, nefreti, emaneti ehline vermemeyi, hoş görür müydü? İnsanların, en güzel ahlâklısı, naziği, hoşgörülüsü, güveniliri değil miydi?
Bu gerçeklere göre lütfen bir vicdan muhasebesi yapınız. İtibarınıza darbe vurulmasına, hedef kitle haline getirilmenize, politik amaçlar için istismar edilmenize, izin vermeyiniz. Siz, kimsenin arka bahçesi ve günahlarının destekçisi olamazsınız…
Not: AKP Genel Başkanı İmam Hatipteki öğrenci sayısını 60 binden 1 milyon 300 bine çıkarmakla övünüyor. Peki, evlatlarımızı zorla bu okullara sevk ediyorsunuz da ne oluyor? Ne gerçek İslamı öğretiyorsunuz ne de fen bilimlerini. Fevkalade kalitesiz eğitim, tüm sınavlarda ortaya dökülüyor. Politik hesaplarınız ve çıkarlarınız için evlatlarımızın geleceklerini mahvediyorsunuz. Bu vebal bile sizi perişan eder.