Çok şükür dualarımız kabul oldu. Türk Milleti, basiret ve ferasetli davranarak oy verdi. AKP, (daha doğrusu Genel Başkanı) çok ciddi bir mağlubiyet yaşadı.
a) Baskılar, tehditler, engellemeler, yalanlar, iftiralar, hakaretler, yandaş medya sahipliği, devlet kaynaklarının ve kadrolarının istismarı, yarar sağlamamıştır. Beka masalı, terör suçlamaları işe yaramamıştır. Politize olan iş ve ihale takip merkezi haline dönüşen cemaatler, etkili olamamışlardır.
b) Ekonomik çöküntü, işsizlik, pahalılık, yolsuzluklar, baskılar, torpiller, özellikle İstanbul ve Ankara adaylarının kapasitesi daha etkili olmuştur. Mitinglerdeki kalabalıkların önemi olmadığı görülmüştür.
c) AKP ve MHP genel başkanlarının üst perdeden konuşmaları, tehdit ve suçlamaları; Maliye ve İçişleri bakanlarının herkesi küçük gören, değer vermeyen, saygıdan uzak tavırları tepki doğurmuştur. (Ve bu hatalı davranışları hala devam etmektedir.)
d) Sayın Binali Yıldırım’ı tanıma imkanım oldu. Birkaç defa özel, çok defa da genel ortamda sohbet ettik. Kendisi gerçekten mütevazi, karşısındakine saygı gösteren, ciddiyetle dinleyen ve önem veren birisi. Tek şansızlığı, devamlı olarak genel başkanın gölgesinde kalmasıdır. Nitekim bu seçimde de devamlı olarak ön plana çıkan, hatta projeleri açıklayan, genel başkanı olmuştur. (Aslında Sayın İmamoğlu, Binali Bey’i değil, Tayyip Erdoğan’ı mağlup etmiştir. Bu yüzden sonuçlar hazmedilememekte ve her türlü provokasyona başvurulmaktadır.)
e) Sayın Ekrem İmamoğlu, çok başarılı bir tablo çizmiştir. Çok sempati toplamış, güven vermiştir. Özellikle seçim gecesi ve sonrası sergilediği kararlı tutum, övgüye layıktır. Türk politik hayatı, önemli bir lider kazanmıştır.
f) Anadolu Ajansı’nın ve yandaş medyanın (TRT dahil) seçim gecesi sergiledikleri rezalet, akla ve vicdanlara sığacak gibi değildir. Özellikle Anadolu Ajansı yöneticilerinin halkı tahrik etmek, Anayasayı ve seçim mevzuatını ihlal etmek vb suçlardan Ağır Cezada yargılanmaları gerekmektedir.
Bugün için Erdoğan ailesi kendisini koruyabilir. Ancak çok uzun olmayan bir süre içinde oligarşik düzen gidecek ve Türkiye’ye demokrasi gelecektir. Yargı sarayın baskısından kurtulacak, bağımsız olacaktır. Hukuk düzeni işlemeye başlayacak ve mutlaka hesap vereceklerdir. Zira TEK ADAM İKTİDARI’NIN ÇÖKÜŞÜ BAŞLAMIŞTIR, DEMOKRASİ IŞIĞI GÖRÜNMÜŞTÜR. AKP’nin aşırı telaşı ve anti demokratik davranışlarının sebebi de budur.
2– Seçim sonrası davranışları, AKP’nin demokrasiye hiç saygı duymadığını, halkın oylarına aleyhine olduğu zaman önem vermediğini, bir defa daha göstermiştir. Kaldı ki, daha önce sebepsiz yere halkın seçtiği başkanları görevden alması da bunun önemli bir delilidir. Şimdi de halkın iradesini hiçe saymaktadırlar. Zira;
a)Ankara, İstanbul, İzmir, Antalya, Adana, Mersin, Eskişehir vb. şehirleri terazinin bir kefesine koyarsak kalan tüm şehirlerden çok daha fazla öneme sahip olduğu görülür. Zira, şimdi AKP’nin gelir kaynakları kuruyacaktır. Rant hesapları, ihale yolsuzlukları, belediye kadrolarından yandaşlara aktarmalar sona erecektir. (bu arada kim bilir, ne yolsuzluklar da ortaya dökülecektir?)
b) Tek adam yönetimi, sarayın duvarları dışına, fazlaca çıkamayacaktır. Şov yapacak sahası iyice daralmıştır.
SONUÇ:
AKP, çok ciddi bir mağlubiyet yaşamıştır. MHP, başkan sayısından mutlu olsa da Rahmetli Türkeş’in partisi olmaktan çıkmış milli ve manevi hasletlerini terk etmiş, AKP’nin güdümüne girmiştir.
Şimdi yapılması gereken, halkın iradesine saygı göstermek, galip gelenlere mazbatalarını bir an önce vermektir. Dünyaya ülkemizi rezil etmemektir.
Hatırlatma: Gerçek anlamda “topal ördek” durumuna düşen saray yönetimidir. Başarılı bir belediye başkanı, meclisinde çoğunluğu olmasa da icraatını yapan (1994-99 döneminde meclisimin sadece dörtte bir üyesi DYP mensubu idi. Gerçekleştirdiğimiz büyük işler ortadadır.)
Ahlaka ve kanunlara aykırı davranışınız yoksa şeffaf ve denetimlere açık iseniz, halka dayanıyorsanız, Ankara size hiçbir şey yapamaz. Sıkıntıya düşen de AKP’li ilçe belediyeleri olur. Saray yönetimi, halkın iradesine saygı duymayı öğrenmek zorundadır.