Dünyamızdaki iklim değişikliği ne yazık ki çabuk fark edilememiştir. Bununla birlikte özellikle son 50 yılda iklimin diğer yıllara göre anormal olarak değiştiğini gösteren pek çok gösterge tespit edilmiştir. İklim değişikliğine sebep olan göstergeler küresel boyutta olduğundan “küresel ısınma” olarak adlandırılmıştır.
Küresel boyutta yaşanan ortalama hava sıcaklığı artışları, kutuplar ve kara içlerinde yüksek alanlardaki buzulların erimesi, deniz seviyesinin yükselmesi, kuraklıkların, taşkınların sıklıklarında ve büyüklüklerinde görülen artışlar küresel ısınmanın göstergelerindendir.
“Güneş radyasyonu, iklim sisteminin güç kaynağıdır. Yerküre’nin radyasyon dengesini etkileyen, dolayısıyla iklimi değiştiren üç temel yol bulunmaktadır:
1) Gelen güneş radyasyonundaki değişiklikler (Güneşin kendisindeki ya da Yerküre’nin yörüngesindeki değişikliklere bağlı olarak)
2) Güneş radyasyonunun yansıtılan kısmındaki değişiklikler (bu kısım albedo olarak adlandırılmaktadır ve bulut örtüsü, aerosoller denilen küçük parçacıklar ya da arazi örtüsündeki değişikliklere bağlı olarak değişebilmektedir)
3) Yerküre’den uzaya geri gönderilen uzun dalgalı radyasyondaki değişiklikler (sera gazı salımlarının atmosferdeki birikimlerine bağlı olarak)
Bunların yanı sıra, rüzgârlar ve okyanus akıntılarının, Yerküre yüzeyi üzerindeki ısı dağılımında oynadıkları rol nedeniyle, iklim üzerinde önemli etkileri bulunmaktadır.” (https://www.mgm.gov.tr/iklim/iklim-degisikligi.aspx, erişim tarihi:11.10.2019)
Fosil ve biyokütle yakıtların yakılması ise insan kaynaklı sera gazı emisyonlarının en büyük kaynağıdır. Çimento üretimi karbondioksit, tarım ve katı atık depolama sahaları metan gazı salmaktadır. Gübre kullanımı ve naylon üretimi, diazot monoksit ve buzdolabı ile klimalar florine sera gazı emisyonlarını artırmaktadır.
Tarım amaçlı kullanım için arazi açılması, koyu renkli yüzeyin miktarını artırmakta ve bunun sonucunda güneşten gelen radyasyon yansımaktan çok emilmektedir. Arazi açılması-ormanların tahrip edilmesi, karbondioksiti tutan ve depolayan ağaç ve bitkilerin azalması anlamına gelmektedir. Çölleşme, atmosfere geçen toz miktarında artışa neden olması dolayısıyla güneşten yerküre yüzeyine gelen enerjiyi azaltarak küresel ısınmayı yavaşlatan bir etkiye sahiptir.
İklim değişikliklerinin en önemli nedenlerinden biri ise şehirleşme ve yapılaşmadır. Şehirleşme, şehir ısı adalarının, yani şehirlerde çevrelerine göre daha sıcak alanların oluşmasına yol açmaktadır. Bu durum bazı araştırmalarda ve yazılı kaynaklarda aşağıda olduğu gibi yer bulmuştur.
“Küresel azaltım politikasının başarılı olabilmesi için de kentlerin katkı vermesi zaruridir. Zira, tek bir ülke içinde dahi kentlerde kişi başına karbondioksit salım miktarı arasında önemli farklar olsa da, IPCC AR5’e göre küresel karbondioksit salımının %44’ü kentsel kaynaklıdır.” (Seto vd., 2014: 927)
“Avrupa’da sera gazı salımının %75’inden fazlası kentlerde ortaya çıkmaktadır.” (Torres, Doubrava, 2010: 92)
“Son zamanlarda kentlerin küresel iklim değişikliği sorunu ile mücadelede oynadığı veya oynayabileceği rollerle ilgili araştırmaların sayısında önemli bir artış olmuştur.” (Broto, Bulkeley, 2013: 92)
“Günümüzde küresel iklim değişikliği sorununa karşı kentler (yerel yönetimler) ne yapıyor ve neler yapabilir gibi sorular güncellik kazanmıştır. Örneğin Dünya Bankası, kentler ve iklim değişikliği konusunu acil gündem maddesi olarak ilan etmiştir.”(The World Bank, 2010)