Motor yavaşladı ve tayfalardan biri kıyıya atladı. Diğeri halatı peşine attı ve halat direğe bağlandı.
Balıkları kasalara dizip yol kenarında satmaya başladılar. Sabah yürüyüşü yapanlar ve işe gidenler uğrayıp satın aldılar. Balıklar kısa zamanda satıldı. İkizler motorun iç ve dış temizliğini de yaptılar.
Tayfaların benzerliği, gelenleri şaşırttı. İkiz olduklarını, yüksek okulda okuduklarını söylediler. Biri daha sanki esmerdi. Diğerini saçları çok az sarışındı. Motoru temizleyip cilaladılar. Çalışkan olduklarını yaptıkları gösteriyordu. Gelenlerin soru yağmuruna tutuldular.
Motoru temizlediler ve dinlenmeye çekildiler.
Akşam üzeri güneş etkinliğini kaybetti. İkizlerin uyanmasından sonra deniz de hafiften dalgalandı. İkizlerden sarı saçlısı, motoru barınağa çeksek iyi olurdu. Biraz daha esmeri ise kaptan gelmedi ki kendi başımıza müdahale etmeyelim ne olur ne olmaz, dedi.
İkizler, balık kızartıp yediler. Kaptanın maça gittiğini tahmin ediyorlardı.
Motora çıkıp uzandılar. Motorun sallanması onlara ninni gibi geldi. Denizin bozacağını akıllarından dahi geçirmediler. Hatta rüyalarında görseler bile inanmazlardı. İlerleyen saatlerde dağda kopan fırtına, denizin patlamasına neden oldu.
İkizler ayağa fırladılar ama dengelerini bir türlü kuramadılar. Kıyıya atlayıp kaçmak isteseler de yaprak gibi çalkalanan motordan dışarı çıkamadılar. Dalgalar motoru içe çekti ve dere kenarına sürükledi. Sürüklenen motor, dere ağzındaki taşlara çarpmaya başladı.
Olaya rağmen, ikizler dalgalara atlamışlar ve kenara çıkmaya çalışmışlardı. Bu durumda kayalara çarpmaktan kurtulamamışlardı.
İkizlerin azgın sularla boğuşması, sabaha kadar sürmüştü.
Kaptandan hala haber yoktur. Sabah işe gidenler motorun parçalandığını, denizin patlama yaptığını, dalga seslerinden, fark etmişlerdi. Motor, korumasız yakalanmış fakat dalgaların da acıma hissi kalmamıştı.
Sabahın ışınlarıyla acılı manzara gözler önüne serildi. Motorun parçaları, sakinleşmeye çalışan denizin sularında yüzer haldeydi.
Emniyet olaya el koydu. İkizler gün boyu, aramalara rağmen bulunamadı.
Kaptanın olaydan otelde haberi oldu. Motorun parçalandığını gören kaptan, ikizlerim diye kendini yerden yere attı. İkizler hala bulunamamıştı.
Kaptan başını elleri arasına almış, hırıltılarla sayıklıyordu. “İkizlerim, yavrularım,” diyordu. Kırmızı yüzlü koca adam, sararmış küçülmüş ve inliyordu.
Kaptanı o günden sonra gören olmadı ve hiçbir şekilde haber alınamadı. Böyle bir hataya kaptanın akılsızlığı neden olmuştu. Motor barınağa konsaydı, ikizlere de bir şey olmayacaktı.
İkizler üç gün sonra bulundu ve cenaze töreni düzenlendi.
Hasan TANRIVERDİ