Kardeşimi iki parça ekmek için, fırının kapısında bekliyorum.
İki parça ekmek…
Birer parça ekmekle, birer salkım üzüm açlığımızı yatıştıracak, fırının ortasındaki taşın kenarında. Bir parça ekmek, bir salkım üzüm ve lezzetin doruğu.
Öğle tatilinde, bir parça ekmek ve bir salkım üzüm.
Öğle yemeği için fırına koşan öğrencilerdendik. Öyle öğretilmiştik. Fırın sıcak olurdu. Havanın soğuk olduğu günlerde sıcak fırın sıcak ekmek ve aç karınlarımızı doyurmak.
Okula döndüğümüzde, yarın için ne yiyeceğimizi düşünüyoruz. Kardeşim hemen cevap veriyor ve helva diyor.
Dün üzüm, bugün helva…
Öğle tatiline beraber çıktık. Fırına doğru gidiyoruz, fırının kapısında beklemeyeceğim. Dün ki kararımıza göre bir parça ekmeğin yanında tayin helvası yiyeceğiz.
Fırının taşının kenarında parça ekmek ile helvayı yiyoruz. Fırından çıkarılan ekmeğin sıcaklığı yüzümüzü yalayıp geçerken yanıyoruz. O kadar sıcak. Okula dönerken Kardeşime soruyorum, üzüm mü yoksa helva mı diye.
Kardeşim ters baktı. Üzüm bugünlere tükenir. Artık daha gelmez. Helvaya devam etmemiz gerekecek dedi. Gerçekten fırıncı üzüm kalmadı, dediğinde üzüldük. Kardeşim, kızıl ağaçta kara üzüm hâlâ duruyor, dedi. Fırıncı baktı ve güldü.
Ekmek helvadan bıktık. Kardeşim şubat tatiline az kaldı, dedi. İkinci dönem de yemeğe eve gidecektik. Sabah kahvaltıdan sonra, annem kara lahanaya tereyağını sardı ve bir tasa koydu. Tası da sardı ve fırında sıcak ekmekle tere yağını yedik. Bugüne kadar öğle yemeğimizin en lezzetlisiydi. Çok hoşumuza gitti.
Ekmek ile okulda verilen süt tozunu için dedi annem biz ise kesinlikle içmedik. Sınıfta sütü hemen, çöpe veya dışarı boşaltıyordu. Tadına bile bakmadık. Çöpe atmakla öğündük.
Bir sabahtan da annem ekmek ile özel yaptığı peynir (kırma) verdi ve bir parça ekmekle peyniri yedik.
O haftaya kadar; üzüm, tayin helvası, tereyağı ve peynir. Bir parça ekmeğimize katık oldu. Bizde o sayede öğlede karnımızı doyurduk.
Şubat tatili geldi. İki hafta fırında öğle yemeğini yemeyeceğiz.
Tatil sonrası da yemek için eve geldik.