Türk ordusunun Kemalist subaylarını Amerika’ya jurnallemekle işe başlamışlardı.
Arkasından, ülkenin aydınlarını, parti başkanlarını, gazetecilerini, subaylarını sahte CD’ler ile Silivri zindanlarına koymuşlardı.
Halkın demokratik talepleri yükseldikçe, zora düşen iktidar, halkın yarısını, öteki yarısına, gammazcıyapma niyetindedir.
Komşunuzu gammazlayın diyor.
Niyet ölene kadar iktidar olunca, dibine kadar jurnalcilik en önemli araç oluyor.
Jurnalcilik ve muhbirliğin bu denli temel araç haline getirilmesi, AKP’nin, Amerika ile imzaladığı “İstihbariFizyon” anlaşmasının arkasından geldi.
CIA, dünyanın en iyi muhbircisi olduğu düşünüldüğünde, yardım almış olmaları, hiç de yabana atılacak fikir değil.
İktidarlar için, jurnalcilik, iktidarları tehlikeye düşünce daha çok başvurdukları bir araçtır.
Tarihte, Jurnalciliğin tavan yaptığı dönem, Kızıl Sultan dönemidir. Sultan’ın zulmü arttıkça, muhalefet te arttı. Jön Türkler ve İttihat Terakki ister istemez yer altı faaliyetine mecbur kaldılar.
Jurnalcilik ve baskı muhalefeti yer altı faaliyetine zorlar.
Jurnalcilik bulaşıcı bir hastalık gibidir.
Bölücüler ve bölünmeden yana olan liberallerin, Türk aydınlarını, subaylarını jurnallediklerini biliyoruz.
Silivri duruşmalarında, gizli ve açık tanıkların Türk subayları aleyhinde nasıl tanıklık yaptıklarını gördük.
Albay Atilla Uğur’u, Kürt bölücülerinin AKP iktidarına sürekli jurnallemesi, buna en iyi örnektir.
Kürt vatandaşları, komşularına ve arkadaşlarına karşı muhbir olarak kullanmak, bir ülkeyi ayrıştırmak için bulunmaz alettir.
Zaten yegâne amaçları da, ülkeyi, ABD ile birlikte bölmektir.
Televizyonlarda ki, medyatik bölücüler yetmiyormuş gibi, şimdi de, özel muhbir ordusu kurma peşindedirler.
Jurnalcilik, başlangıçta iktidarı güçlendiriyor, halkı sindiriyormuş gibi görünse de, sonunda ters tepecek bir silahtır.
İktidarlara ilk ihanetin jurnalcilerden geldiğini gösteren sayısız örnek vardır.
Roma’yı yakan Neron’u jurnalcisi zehirlemişti.
Jurnalcilik halk ile iktidarların arasını açar, iktidarı zor durumlara düşürür.
İşin sonunda muhbirlik; ne iktidara yarar, ne muhbire yarar, ne de halka yarar.
Muhbirlik barışa, birliğe, huzura yönelik en kirli silahtır.
Bülent ESİNOĞLU – 29 Temmuz 2013