“İdeallerin serüvencisi olmaktan kurtulmaya kararlıyım. Çünkü her konuda belirli bir başarıyı yakalamam gerekmiyor. Bu düşünceyi yaşayarak anlıyorsun fakat toplumsal baskı da insanı bırakmıyor.”
“Günlük tahminlerin peşinde kalmak, gerçekleşmesi için didinmek, ideallikten çıkıyor ve hayatın yıpratıcı yönü hâline geliyor. O hâlde var olanla yetinmem gerekiyor. Diğer düşünceleri hayal mahsulü görüyorum,” diyordu.
İdeallerin peşinde koşmaya neden olan birtakım düşünceleri, yaşantısına uyarlamayı alışkanlık hâline getirmişti. Çünkü alışkanlıkları günlük yaşantısında da önemli yer tutuyordu. Alışkanlıklarına özenir, yerine gelmesi için azami dikkat ederdi. Bundan böyle, hayatını kolaylaştıran alışkanlıkları esas kabul edip zor olanlarını da yaşantısından ve düşüncesinden çıkartmaya kararlıydı.
Her gün ayakkabısının boyanmış, gömleğinin ütülü olarak dışarıya çıkmasına gerek yoktu. Üç günde bir boyasan ve ütülesen alışkanlıktan kurtarmış olurdun. Evden çıkarken ki çantanın içinde iğneden ipliğe, her şeyin olması gerekmez. Bu tür ayrıntıları taşımaya ne gerek vardı.
Davet edilen yere gitmeyi alışkanlık hâline getirmişti. Davet edilenler arasında karakterine hiç uymayan insanların olmasına içerleniyordu. Kendini suçluyordu. Bir daha gitmeyeceğim dese de yapamıyordu. Bu tür alışkanlıklar, ruhunu tatmin ediyor ama negatif atmosfer karakterini tırmalıyordu. Gitsem de konuşmayacağım, sözünü verirken, o hâlde gitmemek daha iyidir, diyordu.
Davetlilerin bazılarını görmek istemiyorsam gitmemem gerekir. Bu alışkanlığımı da kıracak ve bundan böyle istemediğin kişilerin olduğu davetlere gitmeyeceğim. Akıl vermekle de olmuyordu. Söylediğini anlamayan bir kişiye, hiçbir şey demeyeceksin. İnsanlar arasında sığ konuşmaları, gösteriş olsun diye davranışları mide bulandırıyor. Böyle bir alışkanlığı kesinlikle yapmayacağım, diyordu.
Bir insan alışkanlıklarını, aklını kullanarak denetler, ayıklar ve bırakırdı. Kişisel görüşlerini arkadaş grubuna mal edecek şekilde, bir söylemde bulunmaz. Düşüncelerini yetenekleri ölçüsünde somut ayrıntılara ilişkin bilgi vermeye çalışabilir. Resim sanatından anlamayan birinin, resim sergisinde atıp tutması ziyaretçileri rahatsız eder. Böyle kişilerle ilişki kurulmamalıdır.
Futbolun kurallarını biliyorsan, çok iyi pozisyon yaratanları alkışlarsın. Buna karşılık maçtan dört farklı yenilen takımı tutmaya devam etmek, körü körüne bağlılıktır.
Sazını konuşturan bir insana, ustasını sor, “Onun unuttuğu kadar bilsem bana yeter,” diyecektir. Çok çalışacak ki ustasına yetişsin.
İdeallerinin peşinden koşacaksın fakat, aklın yolundan gideceksin. Gitmezsen, nereye varacağını bilmeden koşarsın.
İdealinde başarılı olursan, saz heyeti arasında, efsunkâr nağmelerinle yerin doldurulamaz. İnsanları hayranlıkla dinletirsin. Bülbülün gülün peşinde kalması gibi, bu alışkanlığınla izleyenleri peşinde sürüklersin.
İdeal hâle getirdiğin müziği başarmış olursun.