İnsanın yüreğinde yerleşik sevinçler olmalıdır.
Bu bazen bir veya birkaç kişi, bazen bir duygu-düşünce, bazen bir konu, meslek, tema, bazen de bir bölge, yöre, ağaç-çiçek olabilir.İnsan ona tutunur. İçindeki sevinç kişinin sonsuz yaşam enerjisidir. Hayatın bitmez acıları,bunaltıcı kederleri yürekteki sevincin aydınlığında dağılır.
Örneğin aşk çok hareketli bir duygu, anlaşılmaz bir yürek yoğunluğudur ama yerleşik bir sevinç olduğunda çok tatlı gülümsetir insanı hayata ve çevresine…
Örneğin sevgi birbirlerini geliştiren güvenilir kişiler arasında yaşanıyorsa sevinç pınarları hiç kurumaz dostların…
Yerleşik sevinçler yelpazesi kişinin doğa- toplum-insan-bilim-sanat ilişkilerinde sonsuz bir çeşitliliği içerebilir. Bazen dalından kopmuş havada süzüle süzüle inen ufacık bir yaprak ve onun çağrıştırdıkları, bazen derin maviliklere ardında turuncu bir kızıllık bırakarak batmakta olan bir güneş, bazen de keyifli bir öğle yemeğinden sonraki sohbette iki eski dostun sigaralarından bir nefes çektikten sonra havaya üfledikleri dumanın kıvrımlı dansındadır…
Bakın çevrenize, çok yerde, bir çok anda bu sevinç vardır aslında. Biraz gizli biraz da nazlıdır.
Yakından hatta çok yakından bakmanızı ister. Gereksiz detaylarda kaybolmamanızı, bir de insana dair her şeyde büsbütün dışında olmamanızı öğütler hayatın umulmadık sevinçleri..
“Seni gördüm, sesini duydum, yazını okudum, özledim” diyebilmektir, yerleşik bir sevinç..
Eşiniz, işiniz, çocuğunuz, mesleğiniz, hayalleriniz ve özleminiz, neler, kimler var içinizde yerleşik sevinçlere terfi ettirdiğiniz?
Her an sizi yaşama gülerek ve dirençle bağlayan, size üretme, paylaşma gücü sağlayan…
“Evet, evet sen eski dostum içimdeki en yerleşik sevinçlerden birisin.” dediğiniz kaç insan var? Bitmez bir insan-evren- doğa sohbetinde fikirlerin, sözcüklerin tılsımlı okyanusunda birlikte kulaç attığınız dostlar…
Hayat içimizdeki sevinçleri yeşertmede çok cimri olabilir, ama bizler dostlarımıza özen gösterdikçe yaşam daha güzelleşecek, iç denizlerimiz daha bir ısınacaktır.
Belki de farkında değiliz, ama çok şey içimizde başlar, yine önce içimizde biter…
Ozanlar boşuna “kendini bil” dememişler.. tutunalım “içimizdeki sevinçlere”..