AKP, iktidar olduğu günden itibaren, bugüne kadar, devamlı olarak, gerilim, kavga ve mağduriyet politikaları, uygulanmıştır. Her zaman, kendisine bir düşman icat etmiştir. Hep, başkalarını suçlamış, iktidar olmasına rağmen, bir muhalefet partisi gibi davranmıştır. Hayali senaryolar üretmiştir.
1- Neticede, halkımız kamplara bölünmüştür. Terör azmıştır. Fakirlik, işsizlik zirve yapmıştır. Koyu bir baskı rejimi gelmiştir. Hukuk düzeni kalmamıştır. Fikir, ifade, inanç, teşebbüs hürriyetleri ile mal ve can güvenliği ortadan kalkmıştır. Saraya kulluk etmeyenler; dışlanmış, işinden atılmış, haksız yere hapislere konmuştur.
2- Bu hırçın, agresif tutum, Türkiye’yi dış dünyada yalnız bırakmıştır. İtibarsız hale getirmiştir.
- a) Aslında, herkes bilmektedir ki; Türkiye ABD’nin güdümü Başkanlık senaryosu da, ABD’nin talimatı ile gündeme gelmiştir. 1 Mart Tezkeresi’nin rövanşı mahiyetindedir.
- b) ABD, bize olan düşmanlığını; teröre verdiği destekleri, gizleme ihtiyacı bile duymamaktadı Türkiye’yi yönetenlerin, iç politikaya dönük bağırıp, çağırmalarını da ciddiye almamaktadır. BOP projesinin eş başkanlığını kabul edenlerin, kendisine karşı gelemeyeceğinden emindir. İsrail lehine projeleri için, tek kişinin, her şeye hakim olacağı bir düzen, işine gelmektedir. Bu arada, çıkarlarına rakip gördüklerini de, başarı ile tasfiye ettirmiş; ordumuzu ve Devlet kadrolarımızı tam anlamı ile zaafa uğratmıştır.
3- Dış politika; geniş bir kültürü, tarih bilgisini, uzak görüşlülüğü, geniş istişare ve araştırma ekiplerini, üstün bir zeka seviyesini, güzel bir üslubu, gerektirir. Tek kişinin arzu ve kaprisleri ile yürütülemez. Kabalıkla, hakaretle, bağırıp çağırmakla, tehditle bir yere varılmaz. O zaman, herkes karşınıza dikilir, size düşman kesilir.
- a) Kaldı ki; hiçbir zaman, boş sözler edilmemesi gerekmektedir;
- AB bizden niçin korksun? Hangi ekonomik ve politik gücümüzle tehdit edebiliriz? Terörle boğuşan; Yunanistan gibi, bir cüce ülkeye adalarını kaptıran bir ülkeden kim korkar? “Dünyayı ayağa kaldırırız”, “Misliyle hesap sorarız” tehditlerini, kim ciddiye alır?
- Aksine, biz zarar görürüz. Gurbetçilerimizi de zora sokarız. Turizmimizi, ihracatımızı, dış yatırımları, baltalamış oluruz. (İhracatımızda ve turizm gelirlerinde, AB’nin payı büyüktür.) Hollanda ve Almanya’ya saldırınca, 28 AB üyesinin, tümünün, karşımıza dikildiğini görürüz. Teröre destekleri artar, düşmanlıkları güçlenir.
- b) Bu arada; İsrail’e ve Rusya’ya kafa tutup; sonra nasıl çark ettiğimiz, milli gururumuzu ayaklar altına aldığımız da, herkesin malumudur.
- c) Gerçekleri saptırarak, dış politika yürütü Belli oldu ki; Türkiye ve Hollanda başbakanları görüşmüş. Seçim bitene kadar, ziyaret yapılmaması kararlaştırılmış. Ama; Başbakanın haberi olmadan, (belli ki, Sarayın talimatı ile) bayan Bakan, hem de gizlice Hollanda’ya gönderilmiş. (İnsan, haber vermeden, evladının veya kardeşinin evine bile gitmez.) Diplomasi kuralları tamamen ihmal ve ihlal edilmiş. Ve, neticede, Türk tarihinin en gurur kırıcı tablosunu yaşadık. Türk Bakan, polis nezaretinde, sınır dışı edildi.
Üç beş oy uğruna, Ülkemize, bu kadar büyük kötülük yapmaya, kimin ne hakkı vardır? Bakınız, “Kerkük” kalleş Barzani’nin işgali altında. Ve iktidarımız suskun…
- d) Bu arada, zeka özürlü, protestolarla, Dünya’ya, kendimizi daha da rezil etmekteyiz. Kimi portakal keser; kimi de Hollanda menşeli ineğ Sizin kardeş şehir protokolünü iptal etmeniz; Türk Hollanda parlamento dostluk grubunu ilga etmeniz; Hollanda’yı kim bilir ne kadar korkutmuş ve üzmüştür? (Biz, Hollanda Büyükelçimizi, niçin geri çağırmıyoruz diye düşünürken, öğrendik ki; beyefendi, saraya danışmanlık yapmakta imiş?)
- e) Hollanda ve Almanya’ya karşı; Nazi ve Faşist suçlamaları yapılmaktadı Halkımız, lütfen, AKP propaganda sistemini incelesin ve aynen Hitler’in taktiklerinin kullanıldığını görsün. (Bu arada; Alman istihbaratının başkanı konuşunca, sesler kesiliverdi?)
* * *
Sevgili halkımı uyarıyorum. Lütfen; (özellikle 17/25 Aralık’tan sonra, daha vahim bir hal alan) “TEK ADAM” uygulamalarının Ülkemizi ne hale getirdiğini, görünüz. Anayasa değişikliği (Cenabı Hak cc, korusun) kabul edilirse başımıza gelebilecekleri tasavvur ediniz. Şöyle ki; TEK ADAM;
- Kıdem Tazminatını kaldırdım ve birikenleri Varlık Fonu’na devrettim;
- Asgari ücreti bloke ettim, hatta daha da düşürdüm;
- Ekonomik sıkıntı var; Emekli maaşlarını yarı yarıya düşürdüm; Tüm memurları sözleşmeli yaptım;
- Bankalardaki tasarruflarınıza el koydum; Varlıklarınızı da Varlık Fonu’na aktardım;
- Orduyu ve polisi lağvettim; Saraya bağlı milis güçleri kuracağım;
- Eyalet sistemini kuruyorum; Filan ülkeye harp ilan ediyorum;
- Tüm muhalif medyaya el koyuyorum; Saraya kul olmayanların tümünü tutukluyorum;
- Evet çalışmalarının karşılığı olarak; Türk düşmanı, iki yüzlü, PKK yandaşı Barzani’ye; kendi TV’lerindeki hava raporunda belirttikleri vilayetleri ve Kerkük’ü hediye ediyorum; Bebek katilini de affettim;
- Zaten; TC ibaresini, Andımızı, Ne Mutlu Türküm Diyene sözünü yasakladık. Millet diyoruz, ama “Türk Milleti” sözünü ağzımıza almıyoruz. Şimdi de; Türküm demeyi, Bayrağı ve İstiklal Marşı’nı yasaklıyorum;
- Çiftçilere; Büyük dış baskılar var. Pamuk, tütün, pancarda olduğu gibi, filanca ürünlere de üretim yasağı koyuyorum. GDO’lu ürünlerin ithalini tamamen serbest bırakıyorum;
- Dün, “Hayırcıları” düşman ilan etmiştim. Bugün de, sadakatte kusur eden “Evetçileri” düşman ilan ediyorum: DESE, NE YAPABİLİRİZ?
Yargı bitmiş. Milletvekilleri devre dışı kalmış. Tüm yetkiler, tek kişinin eline verilmiş. Kim, ne yapabilir? Bugün bile, OHAL mağdurları, haklarını arayabiliyorlar mı?
* * *
Bakınız; Suriyeli mülteciler, has evlat oldu. Bizim kaynaklarımızla safa sürüyorlar. Tavşan gibi çoğalıyorlar. Hastaneler, onların işgali altında. Benim işsizlerimin işini kapmaktalar. Tüm yardımlar, kendilerine akıtılmakta. Yetmezmiş gibi, Üniversitelere de sınavsız girecekler. Bu kadar haksızlığa, dur diyebilen var mı? Rabbim (cc) hepimizi, hatalı davranışlardan korusun. “Hayır”lı kararlar verdirsin.