Sorgulama yoktur iman konularında… İman tereddüt göstermediğin şeydir… Yüce Allah hz İbrahimi örnek alın iman konusunda demiş bize işte ayetler… O “Rabbim! Bana sâlihlerden olacak bir evlat ver” dedi. İşte o zaman biz onu uslu bir oğul ile müjdeledik./Babasıyla beraber yürüyüp gezecek çağa erişince: “Yavrucuğum! Rüyada seni boğazladığımı görüyorum; bir düşün, ne dersin” dedi. O da cevaben: Babacığım! Emrolunduğun şeyi yap. İnşallah beni sabredenlerden bulursun, dedi./Her ikisi de teslim olup, onu alnı üzerine yatırınca:/Biz ona: “Ey İbrahim!” diye seslendik./Rüyayı gerçekleştirdin. Biz iyileri böyle mükâfatlandırırız./Bu, gerçekten, çok açık bir imtihandır.(Saffat/100-106)
Hz İbrahim “ölüleri Allahın diritle bileceğine inanıyordu… Allahın gücüne kapsam çizmiyordu….ama kalbimin iyice emin olması için istiyorum” demişti. İşte ayet…. “İbrahim de bir vakit: “Ey Rabbim ölüleri nasıl dirilttiğini bana göster.”demişti. Rabbi de ona ”ölüleri dirilteceğime inanmadın mı?” diye sormuş, İbrahim de: ”Evet inandım, ama kalbimin iyice emin olması için istiyorum” demişti. Bunun üzerine Allah buyurdu ki:”Dört kuş al. Onları kendine alıştır. Sonra her dağın üzerine onlardan bir parça koy. Sonra onları çağır. Koşarak sana gelecekler. Bil ki, Allah’ın her şeye gücü yeter ve her işinde hikmet vardır”.(bakara/260)
İşte ortak koşanları ikna gayreti “örneği… Hz. İbrahim (as) Ay, Güneş ve yıldızların ilah olamayacağını, babasına ve kavmine anlatmak için bu ifadeleri kullanmaktadır. Yoksa kısa süreliğine de olsa onları Rab kabul etmek söz konusu değildir…” İbrahim, babası Âzer’e demişti ki: “Sen putları tanrı mı ediniyorsun? Doğrusu ben seni ve kavmini açık bir sapıklık içinde görüyorum.”/Böylece biz İbrahim’e göklerin ve yerin melekûtunu (muhteşem varlıklarını) gösteriyorduk ki, kesin inananlardan olsun/Üzerine gece bastırınca, bir yıldız gördü: “Rabb’im budur.” dedi. Yıldız batınca da: “Ben batanları sevmem.” dedi./Ay’ı doğarken gördü: “Rabb’im budur.” dedi. O da batınca: “Yemin ederim ki, Rabbim bana doğru yolu göstermeseydi, elbette sapıklığa düşen topluluktan olurdum.” dedi./Güneş’i doğarken görünce: “Rabb’im budur, bu hepsinden büyük.” dedi. O da batınca dedi ki: “Ey kavmim! Ben sizin (Allah’a) ortak koştuğunuz şeylerden uzağım.”/ “Ben yüzümü tamamen, gökleri ve yeri yoktan var edene çevirdim ve artık ben asla Allah’a ortak koşanlardan değilim./Kavmi onunla tartışmaya başladı. O da onlara dedi ki: “Beni doğru yola eriştirdiği halde Allah hakkında benimle mücadele mi ediyorsunuz? O’na ortak koştuklarınızdan hiç korkmuyorum, ancak Rabbimin dilediği şey hariç. Rabbim ilmiyle her şeyi kuşatmıştır. Hiç düşünmez misiniz?”/“Hakkında hiçbir delil indirmediği halde, siz Allah’a ortak koşmaktan korkmuyorsunuz da ben sizin ortak koştuklarınızdan nasıl korkarım?” Eğer bilirseniz söyleyin, bu iki topluluktan hangisi güven içinde olmaya daha lâyıktır?(Enam/74-81)
“İbrahim ümmeti” (millet-i İbrâhim) olan “Haniflik” ilk önce ve bizzat Sâbie’nin karşılığı oluyordu. Sâbie ise, “ashâbı eşhâs” (şahıslara tapanlar) ve “ashâb-ı heyâkili’n-nücûm” (yıldız heykellerine tapanlar) olarak iki kısma ayrılıyor ve her ikisi de rûhâniyet taassubuna ve meleklere kulluk etme fikrine dönüşüyor ve bundan bir tarafta cisimli beşeri rûhânîlikten soyutlamakla aşağılanıyor; diğer taraftan beşerî tağut (azgın)ların ortak koşma ve tanrılık davasına vesile yapılıyordu. Ve İbrahim aleyhisselâm bunları kırmak için gönderilmişti.
Yücelik ululuk sadece Allaha aittir de… İşte bizi eğiten yani tevhide davet eden ayetler… “Bana verdiğiniz sözü tutun ki, ben de size verdiğim sözü tutayım.” ( 2/40),
“Ancak sana ibadet ederiz ve ancak senden yardım bekleriz.” (Fâtiha, /5)
“Rabbi bir zaman İbrahim’i birtakım kelimelerle sınamış, o da onları tamamlamıştı.” (Bakara, 2/124)
“Rabb’i ona: ‘İslâm ol’ dedi. O da: ‘Âlemlerin Rabb’ine teslim oldum.’ dedi.” (Bakara, 2/131)
Hz. İbrahim, Allah’ın birliğini ispat ve ona ortak koşmayı yıktı… Babasıyla “Sen putları tanrı mı ediniyorsun?” (En’âm, 6/74) ve “Babacığım, işitmeyen, görmeyen ve sana hiçbir şey kazandırmayacak olan şeylere niçin tapıyorsun?” (Meryem, 19/42) diye. Ve zamanının hükümdarı ile “Benim Rab’im yaşatır ve öldürür.” (Bakara, 2/258) diye münazara etti ve kâfirler ile “Nihayet (İbrahim) onları parça parça etti, yalnız onların büyüğünü bıraktı.” (Enbiyâ, 21/58) âyetinin delaletine göre putlarını kırarak, fiilî bir şekilde tartışma yapmış, sonra kavmi “Onu yakın, tanrılarınıza yardım edin.” (Enbiyâ, 21/68) demişler, ateşlere atılmış.
Bir damla güneş geceme
Tanrım
Bir damla güneş geceme
Ben bu gecenin hakkından gelemiyorum
Asrım gece…
Gece deliriyor
Bir damla güneş kirli geceme anne
Yık gecemi bir yıldızla
Ayla yıldızla
Güneşsiz yaşanmıyor
Bir damla güneş kirli geceme
İnsan kardeşim
Bir damla güneş kirli geceme
Sil karanlığımı ey Hadi
Ahir zaman delirdi
Beynimi yuttu karadelik…
“Birliğini haykırmak…” Bir güneş olmak….
Bir damla güneş
Gecem zalim
Gecem kirli
Ahir zaman kirli
Tutulsun elimden
Bir tel ışık ile
Alnımı yuttu karadelik…
“Birliğini haykırmak…” Bir güneş olmak….
Bir damla güneş kirli geceme
Bir damla ışık gönlüme ey hadi
Gözyaşlarımın hakkı için
Daim akan dinmeyen
Kanlı ve kanatan…
Ruhumu yuttu karadelik…
“Birliğini haykırmak…” Bir güneş olmak….
Bir damla güneş kirli geceme
Bir damla ışık gönlüme ey Hadi
Seccadelelerin dostu alnımın hakkı için
Seni zikreden dilimin hakkı için
Nurlu gecelerin hakkı için
Güneşli gündüzlerin hakkı için
Cömertlikleri seven elimin hakkı için
Gönlümdeki sevginin hakkı için
Haramlardan korkan gönlümün hakkı için
Öptüğüm toprakların hakkı için
Oruçlarımın, namazlarımın hakkı için…
Delirdi gece
Beynimi yuttu karadelik…
“Ululuğunu haykırmak…” Bir güneş olmak…
Bir damla güneş kirli geceme
Bir damla ışık gönlüme ey Hadi
Kahrın da
Lütfun kadar hoş
Güneşim imdadıma koş
Gönlümün karanlığını sil… Allahım
Delirdi gece
Aklımı yuttu karadelik…
“Ululuğunu haykırmak…” Bir güneş olmak…
Hamdi Oruç