Ben tüm dünya insanlarının aynı zaman dilimini bayram gibi kutluyor oluşunu, güzel dilek ve temennilerin aynı zaman düzleminde sular seller gibi akmasına vesile olan bu günü seviyorum.
Kendi eksenleri etrafında helezonlar çizerek, birbirinin çevresinde muazzam bir uyum içinde dolanarak günleri, ayları, mevsimleri, yılları meydana getiren Ay, Dünya ve Güneş üçlüsünün üçü de hiyerarşik yapı içinde görev ve sorumluluklarını, milyonlarca senedir kusursuz yürütmekteler ve de sonu bilinmez sürece bu görevin başında olacaklar.
Başlangıçsızlık ve sonsuzluk insanoğlunun idrakine sığmadığı için her olguyu bir başlangıca göre düşünüp değerlendirmek gerekirdi. Bu sebepten Dünya’nın Güneş etrafında dolanışının herhangi bir noktası başlangıç kabul edilmiş ve tarihi süreç içinde o noktaya yılbaşı denilmiş.
Yenilik, değişiklik insan ruhuna iyi gelir. Kısa süreli de olsa teneffüs ettirir insana.
Bir tür terapi yani…
Yeni bir tabloya, yeni bir şiire başlamak gibi…
Umut ve heyecan yaratır insan ruhunda. Toplumsal bayramlar bunun için vardır.
Yılbaşı kutlamaları da böyle bir düşüncenin ürünü olarak dünya genelinde kutlanır.
Savaştan, kıtlıktan, zorluktan, ayrışmaktan bıkan insanların bir süreliğine herşeyi unutmak adına evrensel boyutta bayram yapmak isteğinden doğan özel günlerden biridir bence.
Her toplumun kendine has dinî ve millî bayramları vardır; yılbaşı da küresel çapta bir bayramdır. Hristiyanların Krismis bayramı falan değil, tüm insanların ortak paydası olan dünyamızın güneş etrafında dönüşünün yeni bir yıldönümü olarak kabul edildiği bir gündür.
Bu vesile ile; önce bu günü günah sayıp da yapılan bunca hukuksuzluklara, yolsuzluklara göz yumanların hastalıklı gözlerine şifa diliyorum. Dünyamıza ve ülkemize hak, hukuk içinde, kansız, gözyaşısız, gönül güzelliğince geçecek nice yıllar diliyorum.
Gelen gideni aratmasın…!
Hoşgeldin yeni yıl..!
Hoşgel ve hoşumuzda hep kal olur mu?
Asuman Soydan Atasayar