Yaklaşık yarım asır önce delikanlılık çağına girmiş her genç taşırdı. “Aynalar insanın dostudur” diye bir söz uydurulmuştu. Hâlbuki aynalar “an” itibariyle doğruyu gösteren, yıllar sonra fikrinden cayan eşyalardı.
Parlak kısmı bir avuç içi kadar ancak vardı. Bir gömlek cebine sığacak kadardı. Ama delikanlılar onu pantolonunun arka cebinde muhafaza ederdi.
Bir devrin vazgeçilmez eşyası olan cep aynaları altın günlerini yaşadığı dönemde nelere şahit olmamıştı ki.
Yazımızın girişinde de belirttiğimiz gibi delikanlılık alametlerindendi.
Saç bütün dönemlerde kız olsun erkek olsun her gencin hatta yetişkinin önem verdiği bir şeydi. Her ne kadar bazıları yaşlandıkça saç hakkındaki bilgileri başkasından alıyor olsa da.
Erkekler saçını ya yan tarar ya da yukarı tatardı. Erkeklerin saç tarama işine “perçem” denirdi. “Yan perçem” daha yaygındı. Çünkü her saç yukarı doğru taranmazdı.
Yan perçem denilen tarz, saçın yaklaşık dörtte biri sola diğeri sağa taranırdı. Orta yerde çizgi benzeri bir saçsız alan olurdu. Saç taramak önemliydi ve erkeğin vazgeçmediği bir şeydi.
Bazı saçlar tarandığı yerde durmazdı. Onları sabitlemek için “briyantin” denilen saç spreyleri kullanılırdı. Ancak bu spreyler daha çok şehir yerde kullanılır, köyde ise bu işi limon suyu hallederdi. Limon daha ekonomik ve kimyasal değildi.
Cep aynalarının arkasında önceleri horoz resmi bulunurdu. Kim akıl etmiş, kim düşünmüş bilinmez ama erkeklerin kullandığı aynanın arkasında horoz resminin olması manidardı.
Zaman ilerledikçe bazı ayna üreten firmalar devrin “jön” dedikleri aktörlerin fotoğraflarını aynanın arkasına yerleştirdiler. Artık ayna istenirken “Bana Ayhan Işık´lı, bana Cüneyt Arkın´lı ayna ver” diye istenirdi.
Aynanın ardındaki kişi mühimdi.
Zaman ilerledikçe aynanın arka tarafına kadın sanatçı fotoğrafları da konulmaya başlandı. Belki cep aynasının esrarını kaybetmeye başlaması böyle oldu. Delikanlılığa adımını atmış bir gencin taşıdığı aynanın arkasında bir
kadın fotoğrafının olması o zamanlar için yadırganır bir şeydi. Ayna eski ayna değildi artık.
Sinekkaydı tıraşların ardından siyah kumaş pantolon ve beyaz gömleği giyen delikanlı yan perçemini limonlu su veya briyantin ile hem parlak hem de sabit hale getirmek için kullandığı aynanın arkası kendisine ne kadar hitap
ediyordu?
Bazı gençler özellikle yan perçemlerini briyantin kullanmadan tarar, en hafif rüzgârda dağılan saçları eliyle düzeltmesi ayrıca bir zevkti. Hele bir de saç biraz uzunsa rüzgârla şakalaşan saçı el ile düzeltmek bir delikanlı için
önemli bir hareketti.
Hele bir de gömleğin yakasında mendil varsa değme keyfine delikanlının
Aynaları sırlı kısmı önce horoz, sonra erkek aktörler ve daha sonra da kadın aktrisler yer aldı. İlk önceleri cilalı kısmında kedini gören delikanlı aynanın sırlı kısmında kadın sanatçıları görmeye başlayınca çok şey eski özelliğini yitirdi.
Bu değişiklikler ile genç artık kendisi ve çevresiyle değil başka yerlerdekilerle de ilgileniyordu. Daha sonra aynadaki fotoğraflara da lüzum kalmadı. Tabii aynaya da…