Geçtiğimiz yıllarda bir süreliğine birkaç tavukla horoz besleme fırsatımız oldu, o vesileyle çocukluk yıllarımı da yeniden yâdettim. Sadece yâdetmekle de kalmayıp aradan şu kadar yıl geçtikten sonra horoz ve tavukların dünyasına dair bildiklerimi, aklımda kalanları yeniden gözden geçirme, anlamlandırma ve onları daha yakından tanıma imkanı buldum.
Tabii, hayvanlar da insanlar gibi; uzaktan hep aynı gözükse ve farklı ırklara mensup hayvanların genlerinden gelen bir takım karakteristik özellikleri öne çıksa da onlarla biraz hemhal olunca tıpkı insanlar gibi her birinin farklı yaradılışta olduğunu, farklı huy ve davranış şekillerine sahip bireyler olduğunu görüyorsunuz.
Onları eve ilk getirdiğimde oğlum horoza Haşmet adını koydu, ben de kalıbına ve çalımına bakıp ‘ağa’ ünvanını ekledim ve böylece adı Haşmet Ağa oldu. Haşmet Ağa’nın şahsında, vazifesini müdrik bir horozun yapıp ettiklerinden biraz bahsedeyim.
Çoğu kimsenin gözünde horoz, daha çok belli vakitlerde öten ve neslin devamı için vazifesini yapan bir hayvandan ibarettir. Gerçekte ise iyi bir horoz, bizim Haşmet Ağa da gördüğümüz gibi, bunun ötesinde şimdi anlatacağım birçok inceliklere sahip kendi çapında bir aile reisidir, liderdir. Mesela vakarlı bir aile reisi tavrını hiç bozmaz. Maiyetindeki tavuklar için ‘güvenli alan’ olarak kafasında tayin ettiği bölgenin güvenliği için sürekli teyakkuz halindedir. Aileyi sıkıntıya sokacak her türlü dış etkene tepki gösterir. Bu tepki, muhtemel tehlikenin kimden/nereden geldiğine ve nasıl başetmeyi düşündüğüne bağlı olarak, zayıf bir sesle ikazdan, fiziki saldırıya kadar çok çeşitli şekillerde tezahür eder.
Sesli uyarılarının şekli ve şiddeti tehlikenin boyutuna göre farklılık gösterir. Örneğin yakınlardan geçen bir kedi veya köpek için çıkardığı sesle, aniden görüş alanına giren tanımadığı bir nesneye gösterdiği sesli tepki aynı değildir. Tehlike olarak algıladığı şeyin mesafesi de nasıl bir sesle tepki vereceğinde önemli bir faktördür. Risk yok denecek kadar az ise sadece dikkat kesilerek belli bir süre dinlemekle/gözlemekle yetinir. En hoşlanmadığı seslerden biri, uçan kuşlardan gelen ve sahibini görmeden duyduğu kanat sesidir ki bu tür seslere adeta homurdanırcasına tepki gösterir.
Geveze karakterli olmayan, şahsiyeti oturmuş bir horozun ötmesi iki sebeptendir. Bunları; birincisi zamana bağlı olan, şafak vaktinde başlayıp günün belli saatlerinde belli bir düzen içinde ötüşleri ve ikincisi de bir tepkiden kaynaklanan ötüşler olarak ayırabiliriz. Birinciyi genelde herkes bilir, tepki olarak ötüşlerine iki örnek vereyim.. Birisi şudur; uzun süreli çocuk ağlaması veya tahlil edemediği çocuk şamatası duyduğunda öter. Diğeri de, geceleyin kümeste iken, kulağına gelen ve aşina olmadığı seslere öter.. Eğer bu sesler nisbeten zayıf ve muğlak bir ses ise sert darbelerle kanat çırpmakla yetinir, yook belirgin şiddette ise açar ağzını yumar gözünü..
Güzel ve kararında bir ötüşün haricinde horozun çıkardığı en zevkli ve izlemeye değer ses, hoşlandıkları bir yiyecek bulduğunda tavukları çağırmak için çıkardığı, heyecanını açık şekilde belli eden gevrek seslerdir. O esnada tavuklar başına toplanıncaya kadar defalarca o yemden bir parça alıp tekrar yere bırakarak kısa ‘gık gık’larla seslenmesi gerçekten çok hoştur. Serbest dolaşan horoz bulduğu yiyecekleri paylaşmak için mutlaka tavukları çağırır.
Horozun yediği yem miktarı da tavuktan daha azdır. Cüsse olarak tavuğun iki-üç katı olabilmesine rağmen daha az yem tüketir; zira yumurta üretimi olmadığı için yeme ihtiyacı da sınırlıdır. Nitekim tavuk ne bulursa tıkıştırdığından kursağı iyice sarktığı olur ama bu durum horozda o nisbette görülmez. [Yeri gelmişken; rahmetli dedem horozların nadirattan olarak yumurtladığından bahsederdi ve bir keresinde horoz yumurtası diyerek güvercin yumurtasına yakın büyüklükte bir yumurta da göstermişti. Ben de bu hayvanlarla hemhal olduğum bir kaç yıllık sürede üç kere follukta ‘horoz yumurtası’ buldum hatta bir tanesini hala saklıyorum. Fakat bunların bir horozdan çıkan yumurta mı, yoksa hayvanların biriktirip dışarı attıkları bir ‘biyolojik ifrâzât’ mı olduğu hususunda sahih bir bilgiye ulaşamadım.]
Horoz, tabiri caizse dakik bir muvakkittir, zamanı son derece dikkatli takip eder.. Öyle ki, mesela akşamleyin hava kararmaya yüz tuttuğunda önce tavukları toplayarak kümese sokar, hemen arkasından şööyle yan gözle gökyüzüne bakıp kendisinin kümese girmesi ile akşam ezanının okunması arasında en fazla birkaç dakika zaman farkı vardır.
Tam bir teyakkuz abidesi olan horoz gibi ‘özellikli’ bir hayvanın ilginç yönleri bunlarla da sınırlı değil. Biz şimdilik bu kadarı ile yetinip Nâbî üstâddan bir beyitle noktalayalım.
Sühan-i bîhûdeden hoş gelir âvâz-ı horôs
Bâri ma’nâsın bilmezse hengâmın bilir
Şu demeye gelir; boş ve faydasız sözdense horozun ötüşü daha hoştur/makbuldür, hiç olmazsa ne dediğini bilmese de ne zaman diyeceğini (öteceğini) bilir.