Hoca; nam-ı diğer Başbakan Sn. Prof. Dr. Ahmet DAVUTOĞLU’nun TC. 62. Hükümetini kurduğu günden bugüne yaptığı yurtiçi seyahatlerin pek çoğuna katıldım. Ve aşağı yukarı yaptığı bütün umuma açık konuşmalarını da dinleyerek bir tahlil ve analiz zemini oluşturmak istedim. Son olarak bu pazar benimde memleketim olan K.Maraş’ta Başbakan’ı dinlerken artık bir değerlendirme yapmanın zamanı geldiğini düşündüm ve hazırlayacağım rapora özet olabilecek bir metni okuyucuyla paylaşmak istiyorum.
Öncelikle hakkı teslim etmek gerekir ki; Sn. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN;Sn. Davutoğlu’na Cumhuriyet ve demokrasi tarihimizin bütünü incelendiğinde ekonomik veriler, istikrar, devlet kurumlarının siyasi iradeye itaati ve en önemlisi de arkasındaki kamuoyu desteği ve oy potansiyeli itibarıyla “dümdüz bir otobanda, deposu ful dolu, bakımı yapılmış son model bir araba gibi” maddi hata yapmadıkca sorunsuz işleyecek bir hükümet teslim etti. Kuruluşunda Cumhurbaşkanı ve Başbakanın istişare ettiği yeni hükümette mevcut ekonomik kurmay kadro; aynen korunurken, N. KURTULMUŞ ve Canikli ile de takviye edildi.
Dış politika doğuya duyulan ilgi nedeniyle eleştirilirken (ki bu eleştiri de haksızdı zira 61. hükümetin doğuya ilgisi sadece dini ve ırki olmayıp, bölgenin ateş topu oluşu nedeniyle idi) 62. hükümet kurulurken bu eleştirileri her şeye rağmen dikkate almış batıda akreditasyonu en yüksek diplomatik birikimiyle M. Çavuşoğlu ve Volkan Bozkır sahaya sürülmüştür. ilaveten ülkenin en önemli önceliklerinden ÇÖZÜM SÜRECİ içinde koordinasyon Başbakanın başkanlığında çoklu akılla yenilenmiştir.
Yeni hükümetin kurulduğu bu günlerde içerde tüm bu gelişmeler yaşanırken etrafımız kan ve gözyaşıyla sarmallanıyordu. Suriye, Irak, Ukrayna ve Rusya (başta Kırım olmak üzere) fiili savaş halinde, diğer komşularımızda da ekonomik ve sosyal bir sürü kargaşa yaşanıyordu.
Tüm bu kaotik ortamda Türkiye GÜVENLİ LİMAN konumunda…
Şimdi bu ortam tahlili sonrasında Sn. Başbakan Davutoğlu’nun başbakanlığına yürüyüş sürecini analiz edelim. Kendileri önce dışişlerinden sorumlu danışman, sonra Dışişleri Bakanlığıyla ülkemizin edilgen dış politikadan etken dış politikaya geçişini hazırlayan dış politikasının şekillenmesinde bir numara… Öyle zannediyorum ki onu seven sevmeyen hiç kimse lokal anlamda politikalarına eleştiri getirseler bile esasta takdir ediyorlardır.
Tüm bu tempolu ve yurt dışı ağırlıklı çalışma süreci başarılı bir dış politika inşaasında etken olsa bile; içeriyi, iç siyasi dinamikleri yeterince tanıma konusunda doğal olarak eksiklikler oluşturuyor… Bunu doğru analiz eden Başbakan’ın 62. Hükümet kurulur kurulmaz çok aktif gezi ve brifinglerle bu boşluğu giderme gayreti takdire şayan… Bu noktada Başbakan’ın Ak Parti’nin kendinden önceki hükümetleriyle yakaladığı DİKEY BÜYÜMEYE zemin kazandırmak için YATAY BÜYÜME çabasına girdiğini görüyoruz. Başbakan’ın konuşmalarında Ak Parti’ye ruh ve kimlik kazandırma, felsefi derinlik oluşturma adına konuşmaların %50 lik kısmında duygusallık ve tarih bilinci işleniyor. Son yıllarda sekülerleşen topluma milli, manevi ruh kazandırma ve ümmet bilinci inşaa çabası…
Sn. Davutoğlu konuşmalarında uzun ve teferruatı içeren bir dil kullanmayı tercih ediyor. Ankara dışı konuşmalarda konuşmalar kurgu ve mantık olarak aynı. Önce o şehrin tarihi kimliğine ve bu kimliğin oluşumuna katkı sağlamış kişiler, olaylar ve coğrafi durum bütünlüğünde dinleyiciyi mutlu edecek; onu sahip olduklarıyla övünecek zeminde; insan-tarih, insan-coğrafya ilişkisiyle sorumluluğa çağırıyor. Bu kurguda muhtemel mantık; “ülkelerin kaderini tayin edenin COĞRAFYA olduğu” gerçeğidir. Birde Davutoğlu’nun konuşmalarında bu coğrafi değeri artıran en önemli kavram örgüsü ÜMMET OLMA BİLİNCİ’ni işlemesi dikkat çekiyor.
Konuşmalardaki içeriğe itiraz olmamakla beraber bu konuşmalar PROMTER dan değil de irticalen olunca yanlışlar değilse bile “atlamalar, eksiklikler, tekrarlar” olmaktadır. Kişisel kanaatim ivedilikle umuma hitabedilirken teknolojinin nimetlerinden yararlanılmalıdır.
Birde konuşmalarda vatandaş beklentisi dikkate alınarak somut beklentilere cevap verilmelidir. 2013”ün ikinci yarısını gezi parkıyla 2014 yılını iki önemli seçimle geçiren vatandaş makro degerlerden şikayetci değilse de ferdi problemler yığılmış durumdadır. İl teşkilatlarının yenilenme süreci dolayısıyla parti tabanında tam bir kargaşa yaşanmaktadır. Büyükşehir yasasından dolayı adaptasyon sorunu yaşanan şehirlerde KİMSE KUSURA BAKMASIN ortaya konulan tek bir YEREL ESER yoktur. Başbakan’ın toplu açılışını yaptığı eserler İKTİDARI KARŞIYA ALMAMAK ADINA yazılmasa da maalesef çoğu ya çok önce bitirilmiş, ya da reelde bitirilmemiş eserlerdir. Halk algısı mutlaka dikkate alınmalıdır. Bitmemiş, çok önce bitirilmiş TOPLU AÇILIŞLARA konulmamalıdır. Yurt gezilerinde mantık illa da açılış olmamalıdır. Halka yapılması düşünülen eserler yaklaşık tarih belirtilerek SOMUT şekilde sunulmalı ve bunlar bizzat BAŞBAKAN’ın ifadeleriyle topluma sunulmalıdır.
Konuşmalarda dikkat çeken önemli bir ayrıntı da Recep Tayyip ERDOĞAN’ın aksine bölge milletvekilleri -belki onure edilme gereği nedeniyle- çok başarılı, birlik içinde, çok iyi işler yapan kişiler olarak ve TEŞEKKÜRLE TALTİF EDİLMEKTEDİR. Halbuki KAMUOYU ARAŞTIRMALARI yapan ciddi bir firmanın yetkilisi olarak KAMUOYUNUN O milletvekillerine bakış açısını gayet net biliyoruz. Bu noktada iddialı olarak söyleyeyim ki; Ak Parti bazı vekillerin yerine HİÇ MİLLETVEKİLİ KOYMASA ve şimdilik siz partimize oy verin seçimden sonra nasılsa birilerini buluruz dese DAHA FAZLA OY ALABİLECEĞİ iller olduğunu ifade etmek isterim. Elbette milletvekilleri de eksisi ve artısıyla siyasete emek vermektedirler vatandaşın takdirini kazanmış olanlar vardır ama bizim sahada yaptırttığımız çalışmaların sonuçlarına göre şu an anlı sanlı pek çok milletvekilinin halkta PARTİ KİMLİĞİ OLMASA karşılıkları vahimdir.
Sn. Başbakan’ın bunu analiz için sadece benim firmamla değil (MAK DANIŞMANLIK A.Ş.) herhangi 2 farklı firmayla çapraz analiz yaptırması sanırım bu sonucu alması için yeterlidir. Ancak bu firmaların bölge milletvekilleriyle anket ve analiz öncesi irtibatı da engellenmelidir. Sanırım ne demek istediğim de anlaşılmaktadır.
Yaptırttığımız saha çalışma sonuçlarını kamuoyuna paylaşmadan özet kanaatlerimizi arz etmek istedim. Devamı gelecek inşaallah…