Eve yaklaştığımda, koşmakta olan, köpekle yüz yüze kaldım. “Köpek” dedim ve ellerimi ona doğru uzattım. Sıçradım. Ayaklarımın altından geçip gideceğini düşündüm.
Nasıl çarptıysa, geriye doğru havalandım ve asfalta sırt üstü çakıldım. Soluksuz kaldım, sesim çıkmadı. Gözümün önünde yıldızlar oynaşmaya başladı. Sırtıma vurulduğunda, soluk alabildim.
Soluk aldım, fakat her yer grileşti, çevreyi sis bastı. Yana düştüm ve kendimi kaybettim.
Bir şeyler koklattılar ve uyandım. Başımın arkasını sildiler. Kan, kırık ve hastane, diyorlardı.
Hastaneye acilen gittiğimi bilemedim. Sabah uyandığımda her tarafım sarılıydı. Bir şey düşünemiyordum. Sorsalar adımı bile söyleyecek durumda değildim. Ağrı hissetmiyordum. Başka bir yere götürüldüm. Bir şeyler içirdiler ve serum bağladılar. Acı ve korku içimi kemiriyordu.
Serumdan sonra kendime geldim. Yalnız yorgun ve halsizdim. Nerede olduğumu sordular, hastane dedim. Hastanenin adını ve hangi bölümde olduğumu bilemedim. Kafamı toplayıp da onlara bir şeyler soramadım.
Yalnız bir köpek geliyordu ve kayboldu. Buradayım, caddenin öteki tarafına kaçsam ne olurdu. Bilemedim, yine sağlıklı düşünemiyorum.
Olay yerine götürseler acaba hatırlar mıyım?
Konuşmaları algılayamıyorum, çok acıkmışım, bir şeyler yemek istiyorum. Sinirlerim bir türlü devreyi tamamlayamıyor. O gece daha iyi oldum, devreler kuruldu. Çok şeyi hatırladım. Köpek seni besleyeni sokağa bağsız götüreni bağlayacağım, diye sıralarmışım.
İki gün sonra hastaneden çıktım. Olay yerinde her şeyi anlattım. Çantamı eve bırakmışlar. Sırt üstü düştüğümde başımın arkası yarılmış ve kan kaybetmişim. Başımın küçük bir taşa denk gelmesi belki de geçici hafıza kaybına neden olmuştu.
Bir hafta dinlendim ve kardeşime olayın üzerine gitmemesini söyledim. Fakat bağsız sokağa bırakılan bir köpeğin neler yapacağı ortada idi.
Rapor aldım ve on gün sonra göreve gittim. Kurum bu konuda dava açar mıydı? Bilemiyorum.
Başıma gelen olayı Hasan Bey hikâye olarak yazdı.
Kısmi hafıza kaybı olayı çok enteresandı.
Hasan TANRIVERDİ