Faşizm yapması gerekenleri yapıyor.
Faşizmde düşman tanımı çok sıradanlaşır. İdeoloji çok katılaşır, çok keskinleşir, öfke düzeyine erişir.
Faşizm içinde ideoloji, daha çok düşman üretir. İdeoloji, ideoloji olmaktan çıkar, düşman üretim makinasına dönüşür.
Giderek, nesneler bile düşman gibi algılanır.
Kelimeler ortak anlamlı olmaktan çıkar, tek taraflı anlamlar taşır.
Bu anlamda, yeni bir dil ortaya çıkmış demektir. Faşizmin dilidir.
Bu dil artık faşizmin düşmanını tanımada bir araçtır. Nesneler başka anlam taşımaya başlar.
Ortaya çıkan her düşünceden, tek anlam çıkarılmaya başlanır. Düşman veya değil diye…
Diktatörler her an savaş içindedirler. Yaşadıkları bu savaşın gereğine göre hareket ettiklerini varsayarlar.
Böylece düşmanın kökünü kazıyacağına, köküne kibrit suyu dökeceğine inanır.
Her şeyi düşman gibi görünce, mantık ve akıl da düşman olur çıkar. Çevresinde bulunanlarda sadece korku vardır. Akıllarını ortaya koyamazlar, çünkü akıl artık bir düşmandır.
İşte diktatörün intihar noktası da burasıdır.
Çağımızda haberleşme araçlarının çokluğu, Twitter’ın yasaklanmasını önemsiz kılıyor.
Bu cayırtının ortasında, bir önemli hususu kaçırmamak lazım.
Evet diktatörümüz var. Diktatör bizim diktatörümüz.
Bu diktatör yıkılacaksa, bu işi Türk halkı yapacak.
Amerika ve Avrupa’ya ne oluyor?
Twitter kapatılınca, saatler bile geçmeden, Amerika ve Avrupa’dan en üst düzeyden itirazlar geldi.
Kendi mallarını mı koruyorlar, yoksa Türk halkının özgürlüklerin mi?
Daha Türk halkı neyin ne olduğunu anlamadan, Batı gene bizim iç işlerimize karışıyor.
O diktatörü iş başına getirenler, onlar değil miydi?
Neden kendi getirdiklerini, gene kendileri götürmeye çalışıyorlar?
Çok açık, yeni gelecek yönetimin içinde gene kendileri olsun, kendilerine göre bir düzen olsun.
Halk, gelecek yeni yönetimin içinde daha az temsil edilsin. İşbirlikçiler daha çok olsun.
Batının Twitter kavgasının çıkış noktası burasıdır.