Dink davasında savcı mütalaasını verdi.
Ama hala TİB (Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı), telefon kayıtlarını vermedi; hem de mahkeme kararı olmasına rağmen!
Mahkeme kararıyla TİB’den kayıtlar isteniyor.
TİB, özel hayatın gizliliği gerekçesine sığınarak kayıtları vermiyor.
TİB’in, mahkemenin talebine karşı yaptığı itiraz, bir üst mahkemenin kararıyla bozuluyor.
TİB’den telefon kayıtları yine isteniyor.
TİB’den ses yok!
5 yıl saklanması zorunlu olan kayıtların silinmesine şurada 4 ay gibi bir zaman kaldı.
Sürenin bitiminden sonra TİB’in sorumluluğu da bitiyor!
Böylece devlet, faili meçhullerde olduğu gibi bir başarıya daha imza atacak!
Bu nasıl devlettir ki, yargısının istediği bir belgeyi, TİB vermiyor?
Kendini yargının üzerinde gören kişilerin, kuruluşların geçmişte var olduğunu biliyorduk.
Örneğin, bir zamanlar Jandarma Komutanı Teoman Koman, Meclis Susurluk Komisyonuna ifade vermeye gitmediği gibi, bir de dalga geçiyordu.
Bunun gibi onlarca örnek biliyoruz.
Dün böyleydi!
Ya bugün?
Hani vesayet rejiminin beli kırılmıştı?
Hani nerede kaldı ey AKP, o çok övündüğünüz hukukun üstünlüğü?
Demek bugün de yargıyı takmayan, kendini yargının üzerinde gören kuruluşlar varmış!
Sizin bunlardan haberiniz var mı ey Başbakan Erdoğan ve AKP Hükümeti?
Hırant Dink davası, birkaç kişinin üzerine ihale edilerek bitirilecek.
Asıl soru, ortada duruyor: Devlet bu cinayetin neresinde?
Göbeğinde mi, kenarında mı?
Savcı, mütalaasında Ergenekon’u işaret etmekle birlikte, bunu kanıtlayacak yeterli delile sahip olunmadığını söylüyor.
Hükümetten ve özellikle Başbakan’dan ses yok!
Kimse sizlerden yargıya müdahale istemedi, istemiyor.
Ancak deliller yok edildi, deliler karartıldı ve yargı kararına rağmen TİB, telefon kayıtlarını vermiyor.
İşin bu kısmı, tam da sizin görev alanınızda değil mi?
Neden bürokratlarınız soruşturmayı bırakın gereği gibi yapmayı, delilleri yok edip işi yokuşa sürdü?
Siz neden bunlara gerekli idari ve hukuki işlemi yapmadınız?
Siz görevinizi yapmadığınız gibi, bunlardan birini partinizden milletvekili, diğerini de vali yaptınız!
Devlet, bu cinayetin neresinde?
Devletin birçok cinayetin neresinde olduğu az çok biliniyor.
Ancak bu cinayet, karartılmak isteniyor.
Darbe planları, andıçlar, muhtıralar, Ergenekon vb. bütün bunların üzerine gidiliyor.
Çok da iyi edildi ve daha da gidilmeli.
Ülke bir uçurumdan döndü!
Generallerin içeri atıldığı bir dönemde, Dink cinayetinde onların çok altındaki rütbelere sahip emniyetçiler ve askerler sorgulanamıyor. Dönemin İstanbul Valisi ve Emniyet Müdürü sorgulanamıyor!
Delilleri yok edenler, delil karartanlar sorgulanamıyor.
Neden?
En barizi, mahkeme kararı olmasına rağmen TİB, kayıtları vermiyor.
TİB’in yargıyı falan taktığı yok!
Peki, bu gücü nereden alıyor?
Dink davasının bütün diğer davalardan bir farkı olduğunu düşünüyorum.
Dink bir Ermeni aydını ve Agos gazetesini çıkararak ülkenin gündemine Ermeni sorununu, özellikle 1915’i sokmuş insan.
Bunun epeyi bir çevrenin asabını bozduğu belliydi.
Dink’in katledilmesinde devletin bütün kodları gizli!
Bu kodlar milliyetçilik, İslamcılık, Kemalizm, darbecilik, Ermeni katliamı başta olmak üzere gayrımüslümlere karşı uygulanan yok etme politikaları vs.’den oluşuyor.
Bu kodların hamurunda bozulan asapların da tuzu var.
İşte bunların hepsi, Dink cinayetinin arka planını oluşturuyor.
Dink’in katledilmesi yalnızca bir cinayet değil.
Bu katliamın damarlarında devletin ideolojik, siyasi, tarihi sıvısı dolanıyor.
Darbeciliği ve Kemalizm’i tasfiye mücadelesi verenler, neden Dink cinayetinde bu kadar sessizler ve sorumluluklarını yerine getirmiyorlar.
İktidar değişimi, hükümet için yeterli mi oluyor?
Bir yanıyla böyle ama bu sorunun asıl cevabı, bunlarla devletin diğer kodlarındaki akrabalıkta aranmalı.
Dink davası (devletin rengini biliyoruz da) hükümetin, AKP’nin, Başbakan Erdoğan’ın turnosoludur!