Zaman birilerinden nefret edip, intikam alma planlarıyla harcanmayacak kadar değerli. Ya da bazı insanlar nefret duygusuyla bile akılda tutmak için fazlasıyla değersiz. Geride kalan zaman en büyük cezanın yok saymak olduğunu öğretti bana…
Hayatta olan birine hayalet gibi davranmanın hakaret etmekten daha çok acıttığını öğretti. Aradığında meşgule atmak yerine telefonun uzun uzun çalması gerektiğini, yolda cafede, markette karşılaşınca başını çevirmek yerine sanki kocaman bir boşluğa bakar gibi gözlerinin içine bakarak yanından geçip gitmek gerektiğini öğretti.
Üzülmüyor muyum?
Elbette üzülüyorum. Kim üzülmez ki?
Ama bazen her şeyin düzelmesi için üzülmek gerekiyor. Yüzleşmeden o yara hiç iyileşmiyor çünkü, o acı hiç dinmiyor.
Beni üzen kıran herkesi affettim. Ne sevgim var, ne öfkem, ne nefretim… Hayatımda hiç görmediğim, tanımadığım birileri kadar hissizim hepsine karşı. Bu durum onların ne kadar umurunda bilmiyorum. İlgilenmiyorum da. Tek isteğim benden uzak olsunlar yeter. Benim yolum bir daha asla onların sokağından geçmez.. “