Gün/aydın dostlarım…
Özlemeyi biliyorsan tebessüm et. Beklemeyi biliyorsan sabret… Sevmeyi biliyorsan… Kollarını aç___________________ Sevgiye başlangıcım ben…
Öncelikle Bolu Kartalkaya’da bulunan Grand Otel’de çıkan yangında kaybettigimiz 76 kişiye Allah’tan rahmet diliyorum. Mekânlarıı cennet, komşuları Peygamberimiz olsun… Işıklar içerisinde uyusunlar. Ailelerine, sevenlerine ve yakınlarına sabır, metanet, yaralı kurtulanlar acil şifalar diliyor, elemlerin, acıların yaşanmamasını dilediğim___
HER YENİ GÜNE ‘MERHABA…’
Diyorum___ Merhaba!.. Doğan gün, dal uçları tomurcuklar, dağların esen rüzgârı, sığırcık kuşlarının sevinci, kumruların gelişi, güvercinlerin süzülüşü, kışım, soğuğum, yağmurum, kar tanem, güneşe koşan çocuklar, gelecekteki bahar dallarım merhaba!..
Evde, yolda, sokak da, iş de, çarşıda, pazarda… Kısacası hayatın aktığı her yerde tanıdık yâda tanımadık biri ile karşılaştığımızda söylediğimiz ilk kelimedir “Merhaba”…
Peki, günde sık sık kullandığımız bu kelime ne anlama geliyor, hiç merak eden oldu mu? Sizi bilmiyorum ama ben en az “GÜNAYDIN” kelimesini merak ettiğim kadar bu kelimenin anlamını da merak ettim doğrusu…
“Merhaba” Arapça kökenli bir kelime olup, TDK ya göre anlamı;
– Selam
– Geniş ve mamur yere geldiniz, rahat ediniz, hoş geldiniz, demekmiş.
“Rahat ediniz” kelimesini daha da açacak olursak, şaşıracaksınız! Çünkü kelimenin anlamı o zaman “benden size zarar gelmez” oluyor.
Ne büyük bir anlam gizliymiş bu “merhaba” kelimesinde, öyle değil mi?
Merhaba henüz aydınlanmamış güne… Merhaba yağan yağmura, esen rüzgara..
Merhaba iyiliğe niyet eden güzel insanlara…
Merhaba gülümsemeyi sadaka sayanlara ve her güzelliğe…
Merhaba sevgili Vatanım merhaba…
Merhaba!.. Sevgi düşüm, utangaç, sıkılgan gülüşüm, Dünyaya ilk yaşam çığlığı, dudaktaki şarkı/ türkü, anzer balı tadındaki yaşam, yüreklerdeki sevda, gözlerdeki ışıltı, özlemi çekilen gelecek yarınlar. İçerdekiler, dışarıdakiler, sokaklardakiler, sevdalısını bekleyenler, teskeresini bekleyenler, umudu bekleyenler, mutluluğu bekleyenler, hasreti kanayan dostlar merhaba!
Merhaba arkadaşım, merhaba dostum, merhaba can yoldaşım… Bunlarla sınırlı olmamalı bizim merhabalarımız. Yaşadığımız çevreye, doğaya, canlı ve cansız tüm varlıklara kısaca kâinata “Merhaba” demeli diyebilmeliyiz.
Bizden zarar gelmemeli; sokaktaki köpeğe, okuldaki sıramıza, kapı önümüzdeki çöp bidonumuza, ağaçlarımıza, insanlara kurda-kuşa ve dahi egosu tavan yapmışlara, hakkımızda kötü söyleyene, bizi sevene de sevmeyene de, herşeye ama herşeye…
Savaşan ülkeler artık birbirine “merhaba” diyebilmeli. Durmalı akan kanlar bir merhaba ile. Barışmalı dargınlar, kavuşmalı hasret çekenler bir merhaba ile. Geleceğe şimdiden bir merhaba diyebilmeliyiz henüz ona bir şeyler yaşatmadan…
Merhaba!.. Ağaçta yeşeren dal, yaprak, hercai menekşelerin, sümbüllerin, nergislerin, güllerin şafağa gülüşü, gelin duvağı çiçeğim, taç yapraklardaki çiy, gökteki ay, yağmurun toprağa dökülüşü, salkım-saçak bulut, yedi iklim dört mevsim, Gökkuşağı’nın renk renk cümbüşü, ısıtan umut, ey günüm, gün/aydınım, gül aydınlığım, sevdam, aşkım, kalemim sana da merhaba.
Gözlerimizden akan yaşlar durmalı bir merhaba ile… Sadece sevginin yaşları süzülmeli yanaklarımızdan avuçlarımıza ve avuçlarımızı açıp yakarırken diyebilmeliyiz Tanrıya bir merhaba…
En çok da yeni doğan bir bebeğin ihtiyacı vardır bu söze, onlara da bir merhaba!
Merhaba! ey dostluk, iyilik, güzellik ey insanlık, merhamet, barış sevgiye susayan yürek, yanakta gözyaşı ıslağı, dudakta kanayan şiir, kalbe dolan aşk, ey sevda yolcuları, sevgi bostanı gönlüm sana da merhaba…
Asya’ya, Afrika’ya hatta Amerika’ya demeliyiz diyebilmeliyiz bir merhaba…
Ne güzel bir sır gizliymiş bu merhaba da. Farkına varmalı vardırmalıyız anlamını merhabanın… Şifresini çözmeliyiz hayatın, bir merhaba ile…
Ve sıkıştırmamalıyız onu “mrb” ya, uzun uzun anlatmalı bize kendini “merhaba” ile…
Merhaba!.. Güneşle beslediğim sevgiyle süslediğim gönlümün sultanı yar, dostluk diyarı ülkem, sevgi bahçem, duygu pınarım, söz çınarım hasretim, Asya’m, Anadolu’m, memleketim, insanım, yüreğim, sevdam, yeni gelinim merhaba…
Siz Merhaba deyince gülümseyen yüzünüzle, soğuk, kara bulutlu, karlı ve yağmurlu kış gecelerime, Güneş olup doğuyorsunuz dostlarım”
Yaşamın kaynağı sevgi ise, sevgi bir tutku, tutku bir amaç, amaç bir şeyleri birileriyle paylaşmaksa, paylaşalım sevgimizi bir lokma ekmek gibi…
Sizinle başlayan bu güzel güne, gözümün hayran baktığı hayata, içinde günaydın olan bir merhaba…
Merhaba!.. devrik cümlelerin, yitik kelimelerine dönen, günlerimize ortak olacak, tüm noktalama işaretlerini alarak günü ve yaşamı anlamlı bir cümleye çevirmek, güne şiir tadı vermek ve uzunca bir romanın iyi kahramanı olmak, her kara gecenin sonunda başlayan güne, güneş ışığı gibi dost gülüşleri katmanız dileğiyle, sevgilerimi gönderdim merhabayla, ak kanatlı barışın simgesi güvercinle, gagasına sevgi filizleri olan zeytin dalı tutuşturdum barışı, dostluğu sevenlere, ve dahi sevmeyenlere götürsün diye..
Çünkü düşündüm ki; şiirler tadında bir gününüz ve tüm ömrünüz, aydınlık olsun kalbiniz, aydın olsun gününüz, geleceğiniz umut, sevgi ve hoşgörüden geçsin… Bilmeyenler bilsin dedim! Duymayanlar duysun dedim! avaz avaz bağırdım ak güvercinin ardından, yankılansın dedim sesim gök kubbede; başka ‘TÜRKİYE’ yok, bu ülke hepimizin, birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için… bizden başka bize dost olacak yok…
Sevgiyle, sevdiklerinizle tüm kirlenmişliklerden uzak, mutlu gülen bir yüzle, sevin, sevilin, hayat sevince güzel ve kim; Barış adına, Sevgi adına, İnsanlık adına yoklama alırsa, Ben; ‘Buradayım…’
Unutmayalım sakın!. Atalarımızdan emanet aldığımız bu Vatanın sahipleri yalnızca bu Vatanı karşılıksız seve bilenlerdir…
Mutlu ve umutlu, acısız, gözyaşsız günler dilerim. Gönül soframdan gönül sofranıza muhabbet olsun… Biraz soğuk ve yağmurlu bir Çarşamba sabahından tüm insanlığın yüreği, insanlık sevgisi sıcaklığıyla dolsun… Gönül soframdan gönül sofranıza muhabbet olsun… Hoş kalın, hoşça kalın ama kalbiniz sevgi dolu dostça kalın her dem… Bir gün, bir yerlerde görüşmek ümidiyle…
#öskurşun#