Rüyamdaki ses; yeter artık!” dedi. Ne zamana kadar başkalarının hayallerini gerçekleştireceksin?”
“Kendin için kendi hedeflerin ve mutluluğun icin de bir seyler yapma zamanı gelmedi mi?”
Uyandım…
Zor zamanlardan geçiyoruz. Zor zamanlardan geçiyorum. Ama sunu da biliyorum ki zor zamanlar; içinde değişim ve dönüşümü, fırsatları barındırır. Bunları görecek bilinç düzeyine erişmek önemlidir.
İçinde bulunduğumuz koşullarda ne durumda olursak olalım şikayet etmek de mümkündür, şükredecek bir şey bulmak da mümkündür. Bu ikisi arasındaki fark bizim zihin ve bilinç düzeyimiz ile ilgilidir.
Ben şükrediyorum.
Zihin gücümüzü sağlığımızı olumlu yönde etkilemek için kullanabiliriz. Örneğin olumlu düşünceler, duygular, olumlu yönde yapılmış olan imgelem çalışmalarının ve duanın genlerimizi pozitif yönde etkilediğini gösteren çok fazla araştırma mevcuttur.
Öyleyse koşulları en karamsar şekilde değerlendirip negatif bir kimliğe büründüğümüzde, zihnimizi olumsuz resimlerle doldurduğumuzda sağlıksız bir fizyoloji, sağlıksız bir ruh hali ve en nihayetinde bozulmuş bir gen yapısı ve hastalıklara davetiye çıkaran bir bağışıklık sistemi yaratmış olacağız.
Hayatınızda şu an neyi büyütmek istiyorsunuz?
Panik, kaygı ve stresi mi yoksa her şeye rağmen içsel huzuru mu?
Bu bir seçimdir.
Gerçekleri görüp doğru değerlendirmekle birlikte yine de zihninizi ve duygularınızı daha olumlu yönde yönetebilirsiniz. Bu da fiziksel sağlığınızı ve ruhsal sağlığınızı korumanıza yardımcı olur.
Gülümse ve kendin ol.
Dik dur ve ileriye bak.
Geriye bakma anlamsız kalabalıklara karışma artık..
Kendini abartma bu arada..
Kendine ne kadar anlam yüklersen başkalarına o derece yabancılaşırsın bu dünyada..
Kalabalıklarda çokça bulunmayı yalnızlığına çare, teselli göreceğine, bu sahte oyunda yok olacağına, kendi yalnızlığında çoğalmayı bilecek kadar büyük ve erdemli ol.
Nitekim kendin olamadıktan sonra, kendi özgürlüğünü ruhunda hissetmedikten sonra başkalarının kalabalıklarına, onaylamalarına her zaman muhtaç olacaksın.
Onay beklediklerin de aslında senden farklı değil.
Kendinden ne kadar uzaklaşırsan o derece başkalarının varlığına bağımlı olursun.
Bu bağımlılık sen farketmeden seni sen olmaktan çıkarır, başkalarının onayı için yaşayan, özgün olmayan bir sahte benlik içinde yaşamana sebep olur.
Unutma ki insanlar farklı olmaya çalıştıkça birbirine daha çok benzemeye başlar.
Farklı olmaya çalışmak başkasından değer, ilgi dilenciliği yapmaktan başka bir şey değildir.
Zaten özgün, farklı olan kişinin bunu reklam yapmaya ihtiyacı yoktur ki o kişi içten beslenir dıştan değil…
Asıl yalnızlık tek kalmak değildir; asıl yalnızlık kendi türkülerini söylemeyip başkalarının türküsüyle benlik oluşturmaktır.
Kendinde bulamadığın dinginliği, özgürlüğü başkalarında aradıkça azalacaksın azar azar.
Büyük ruhlar, zevklerinin kölesi olmaz.
Doğru ve onurlu bir yaşam isteği ancak kişinin ruhuna, özüne yapılmış saldırılara bireyin en saf hali ile direnmesi sonucu ortaya çıkan istektir ki bu yolda acılar çok olur….
Ama şu var ki en zifiri karanlıklar muhteşem ışıltıların habercisi olacak gündüzlere gebedir……
Karanlığın en yoğun olduğu an, şafak vaktine ve güneşe gebedir, vesselam!
Erhan Ziya SANCAR