Meyve bahçesinin tren yoluna yakın yerinde, salıncağı kuruluydu. Baharı, ailece salıncakta salınarak yaşıyorlardı. Fakat trenle ilgili ses ve is kirliliğinden dolayı salıncaktan gereği kadar yararlanamıyorlardı.
Yakın bir tarihte, tren raylarını karşıya geçen kara yolu da yapılınca, rahatları iyice bozuldu. Kara yolu ile raylar hemzemin geçitte selâmlaşarak yollarına devam ediyorlardı. Geçişi; sinyal lambası ve demir kapı düzenliyordu. Fakat tren geçide yaklaştığında mutlaka acı sirenini çalıyordu. Bu sayede kara vasıtalarıyla birbirlerini kontrol ediyorlardı. Kara vasıtalarının korna sesi, herhalde trene sivri sinek vızıltısı gelirdi.
Salıncaktan hemzemin geçitte arabanın ve trenin geçişini izleme fırsatını buluyor ve trene bakıp çene çalıyorlardı. Bahçe komşuları, hemzemin geçitten, her defasında hızla geçip giderdi. “Treni takmıyordu, seferleri seyrek, gelene kadar geçerim. Tünelden geçmiyorum ya.” Diyordu.
Hemzemin geçit, kesinlikle sinyal sistemine uyulması gereken bir ulaşım noktasıdır. Bu noktada ki, düzenlilik en iyi şekilde işliyorsa da yine de kazalar kaçınılmazdı. Yalnız bu noktadaki kazaların öyle küçük sıyrıklarla atlatılma şansı yoktu. Bu tür geçitlerde “Ya hep ya hiç” kuralı geçerliydi. Çünkü, demir yığını, kural tanımayanları, silindir gibi ezer geçerdi. Sinyale uyarsan, geçit rahatlıkla aşılırken, problemle karşılaşmazdın. Aksine sinyale uymazsan; hastaneye gitmez, kan kaybetmez ve bir tarafın kırılmazdı. Çünkü, parçaların raylar arasından tek tek toplanırdı.
Tren rayının geçildiği noktayla ilgili kurallar her zaman geçerlidir. Bu kurala uymayan sürücüler için, kazaları önleme cemiyeti, gönüllü nöbetçiler koymayı dahi plânlıyordu. Hemzemin geçitte kaza denildiğinde, kaza yapanın parçalandığı anlamı akla geliyordu. Böyle bir kaza konuşulurken, bahçe komşusu; “Anında geçin, öteye beriye bakıp zaman harcamayın. Kazalar sürücünün uyuşukluğundan ileri geliyor.” Diyormuş.
Hiçbir gücün sinyale uyarsan normal olarak geçersin. Uymadan hemzeminden geçerim demek doğru değildir. İyi niyetli olmak meyve bahçesinde geçerlidir.
Varı yoğu meyve bahçesi ve pikap arabasıydı. Arabası için, “Ne zaman aldığımı günahınız boynuma unuttum.” Diyordu. Her işinde aceleciydi. Onun niçin yaşantı, nerde akşam orda sabah, vur patlasın, çal oynasındı. Yıllardır tanıdığımız amca, ufak tefekti. Uçan kuşa da borcu varmış, diyorlardı. Yine onun için, uzun sözün kısası kalıbının adamı değil diyorlardı. “Ekmek teknem” dediği fi tarihinden kalmış kamyonetiyle herkesle boy ölçüşüyordu. Yakınları yaşı ilerledikçe oturak olacağı yerde kimseyle konuşmaz, meyve bahçesini yol geçenin uğrak yeri hâline getirdi.” Diyorlardı.
Şehir içi nakliye işiyle uğraşıyordu. “Ekmek parası için, direksiyon başına geçilmez. Trafik insanı yorgun düşürüyor. Koşturmasam olmaz, ev dökülüyordu. Yağmur içeri yağıyordu. Biraz toparlamak istiyorum. Yüzdük kuyruğuna geldik.” Diyordu.
Akşam okuldan gelirken hemzeminde kazayı duyduk. Kardeşim, “Hemzeminde kaza” Dedi. Sinyale uymamak, dikkat etmemek ve aceleci olmak. Hepsi de amcada vardı. Yoksa kamyonetiyle beraber parçalanmış olmasın. Arkadaş, “Ağzından yel alsın.” Dedi. Kardeşim, “Yalnız yorum yaptım.” Dedi.
Eve geldik ve özellikleriyle amca hemzemini karşıya hızlı, sağa sola bakmadan geçmiş ve kaçınılmaz son gerçekleşmişti. Bu defa ailesine ateşten gömleği prova yaptırmış oldu.
Feleğin çemberinden geçmişti ama hemzeminde zil son defa çalmıştı.