Duygularımızın içindeki en masum, en soylu duygu hangi duygudur, diye sorsanız:
“Güvenmek” derim.
Bu duyguyu edinmek oldukça uzun zamanımızı alıyor. Ama girdiği gönülden çok kısa sürede de firar eden bir duygunuzdur. Zira önce emin olmak gerekiyor.
Güven duygusu, beraberinde başta sevgi, sadakat, sorumluluk, saygı olmak üzere; dört duyguyu beraberinde size taşır. Bu duygular kendi aralarında ayrılıp katlanır.
Güvendiğiniz insanı seversiniz. Sevdiğinizden sorumlu olursunuz. Sorumlu olunca da onun her türlü sorununa duygudaş olup sahiplenirsiniz. Sizde var olanı da paylaşırsınız. Yokluğunda dahi ona saygı duyar onu savunursunuz.
Ne güzel bir duygudur birine güvenmek!
Çünkü güven sizin gönlünüze huzuru da taşır.
İnsan güvendiği birinden hiç beklemediği bir hareketi gördü mü, önce kendini sorgulamalıdır.
” Ben ona ne yaptım ki, o bana bu davranışı gösteriyor?” Diye…
İçinize baktığınızda siz masumsunuz: O halde sizi üzen o kişiye, olumsuz hareketinin nedenini sorarsınız.
Çünkü insan yapılan hareketi çok kolay unutur da ama o hareketin kendinde hissettirdiği duygunun izlerini yaşam boyu gönlünde saklar.
Peki nedir o yanlış duygu hareketleri?
İlk üçünü kolaylıkla sayabilirim:
Yalan söylemek!
İhanet etmek!
Sözünde durmamak!
Bu üçü, sol yanımızda güven erezyonu yaşatır.
Mutsuz son devreye girer:
Zaten peşi sıra gelen bu duygular insanda çok güçlü bir hayal kırıklığı yaşatır. Ardından güvensizlik duygusunu körükler.
Bir de insan ruhunun “İnanmak” gibi bir saf yönü de vardır.
Temkin kapısını kapamayıp yeni tanıştığı kişiye/kişilere güvenlik barikatı kurmaz. Çünkü o kişileri kendi gibi bilip kartvizitlerine, beden duruşuna, sözlerine bakarak inanıp güvenir.
Ne kötü bir yanılgıdır!
Hz. Ebubekir ne de manidar söylemiş:
“Panzehire güvenerek zehir içilmez!”
Eh, olacağına bak sen şimdi!
İnsan hiç tanımadığı birine güvenirse ne olur?
Yazayım efendim.
Fırtına geliyorum, demez. Ama rüzgarından kendisini belli eder. Rüzgarı hisseden önlemini almalıdır.
Bugünden yarına güvenmek dahi dünü unutturuyorken hele…
Şu satırları yazarken dahi insana olan güvenimi kaybetmediğim için kendime içerliyorum..!
Neden mi?
Kısaca açayım son cümlenin içini:
Geçen yıl (2022) kasım ayında körfezde bir “Doğalgaz” geliyor hareketi başladı. Balıkesir doğalgazını kullanıyor ama ilçeleri ne yazık ki kullanamıyordu.
Sevindik.
Umut çok hoş bir duygudur.
Geliyor, umudu bile içimizi ısıtmıştı.
Kış kapıdaydı çünkü. Odun, kömür, elektrikle ısınma sorunu yaşamayacaktık. Gittik AKSA firmasına müracaatı yaptık. Abone olduk.
Sıra evimin içine petek ve tesisat döşemeye gelmişti.
Hadi bir firmayla tesisat ve gazın bağlaması için anlaşalım, dedik.
“A” adlı bir mühendislik firması ile görüşüp ücrette anlaştık. Proje çizildi.
Bu arada elimi çabuk tutmalıydım. Önümüzdeki aylar ülkemiz seçimi yaşayacaktı. Ee, haliyle tuzdan şekere zamlar tek ayak üstündeydi.
Dolar 18₺, yarın 30₺ olacak, düşüncesiyle parayı peşin verdim.
Güvendim.
Ama güvendiğim dağlara karlar yağdı.
Soruyoruz gecikmenin nedenini;
“Kombi dolabı gelsin, sendeyim abla!”
Ama dolap siparişi de aylar sürdü.
Yok efendim ölçüleri büyük alınmış, yok efendim dolabı aldık ama bu kez de boydan uzun geldi, vb, bahanelerle kombi dolabı da bir ay sonra geldi.
Hele bendeki sabıra bakın!
Ama hala ortada gelen yok!
Soruyorum nedenini?
“Usta bize yamukluk yaptı, kaçtı, yeni ustalar bitirecek işi abla…”
Hele bendeki sabıra bakın!
Her şey tamam, şimdi neden?
Bu kez;
“Aksa, onaylamadı, falan eksik,”
Hele bendeki sabıra bakın!
“Kutu bağlanmasını bekliyoruz, ”
“Kolon yapılmadı, o yapılmalı, vs…”
“Şu işim var, okul işi aldım, sonra mutlaka sendeyim, her şey para değil abla,” vb, savunmalar, bahaneler ardışık sürdü.
Tek tek sorunlar çözüldü ve bugüne geldik.
Komşularım dün anlaştılar bir haftada doğalgazları bağlandı.
Hala gaz yok!
Hele bendeki sabıra bakın!
Dün yine aradım: Bu kez de şu bahaneydi dinliyorum:
“Kolonu döşeyen mühendisler hatalı döşeme yaptıkları için Aksa gaz vermiyor.”
Aksa’ya soruyor kolon döşeyen mühendisler:
“Biz onay verdik,” yanıtı alınıyor.
Ama benim borularında hala “Tıss” yok!
Hele bendeki sabıra bakın!
Kısacası, geçen sene kasım ayında anlaştığım doğalgaz firması ile bu sene Haziran ayına kadar geldik, hala bahaneleri devam ediyor.
.
Bundan sonraki adımım hiç de iyi olmayacak, gibi…
Çünkü, çünküsü yok artık!
Sabrım,
Güvenim,
Pilim tükendi!..
Emine Pişiren/Akçay