Gözlerinin feri kaçmış ve yemekten sonra bayılacak olmuştu. Emekliliği gelmiş fakat dinç görünüyordu. Arkadaş, iyi görünüyorsun, dediğinde “içim sözünü doğrulamıyor,” demişti.
Öğretmenin soluk alışverişi sıklaşmıştı. “Bir ah çeksem karşıki dağlar yıkılır,” der gibi üzgün bir hâlde ve yüzü solgundu. “Hayat, kişiye göre rolünü oynamıyor. Sevsen de sevmesen de izlemek zorunda kalıyorsun. Kırılacağını da bilsen, bir dala tutunmak istiyorsun. Kendini hayatın akışına bırakıyorsun,” dedi.
“Kırılsa da hoş, kırılmasa da” diyerek geçiştiriyorsun.
Rüya mı yoksa hayal mi? Hayaller gerçek olsa, yaşantımıza renk katan, günler geri gelse…
Sevdiklerinle bir olsan, bol bol soluk alsan ve hep gülsen dünyalar benim oldu desen…Sesin ağaçlar arasından yankılansa, dalgalar üzerinden, maviliklere dalsa ve ufka ulaşsa. Yankı yapsa ve sevdiklerine sevdiğini duyursa.
Hayatın zevkini, istesen köşende de yaşarsın. Yeter ki “yaşamak istiyorum,” idealin benimse. Düz yolda bile, çelişkili davranış gösterirsen, hayatın çelmesini yersin. Çelmeyi yersin fakat fark etmez, hissetmez ve de anlamazsın. Hayat bu bayatlamaz ve zinde kalır. İstediği zaman çalar saatinin sesini beğenmeni beklemez.
Hayatın zevkli köşeleri hep güler, gülerken de düşündürür. İşte o düşünce tırmalar beynini ve onu iki elinin arasına alır, çıkış yolu ararsın. Düşünürsen ışığın yanar ve mutlu olursun.
Fotoğrafının karşısında, zaman çok şeyler alıp götürdüğünü fark edersin. Yıllar beni benden ayırdı, dersin. Bir daha bakmazsın fotoğrafına, için biraz katılaşır. Aynaya baktığında, neysem oyum, diye katılığını yansıtırsın.
Doğal kurallar içinde, yaşamaya bakmalısın. Koşup oynamalı, dertleri zevk hâline getirmelisin. Bakma aynaya, görme hayatın çirkefliğini ve görme hayata uyunca göstereceğin durumu.
Hayal dünyanda kaygısız, neşeli, sevgi dolu ve rüyada gibisin. Başın dönse, gözün kararsa da ayaktayım ve hayata dair sevginin olduğu köşedeyim. Yazgım böyle, karakalem beyaz sayfada karayazı. Yaşamda kara yazı ve karada belirsizlik.
Tanımadın kedini ve yaşadığın hayatı görmedin güzelliğini ve inceliklerini. Bakma aynalara ve fotoğraflara. Görme günlerin senden neler kopardığını, acımasızlığını söyleyenleri de duyma geç.
Aldırma kumsala, sıcak kumlar dolansa da ayağına, aldırma yaşadığına. O kumsal, başkasını yakmıyorsa seni de yakmayacaktır. Yine de hayat bu, akıllı davranmak gerek. Zevk ve neşe içerisinde yaşantını beyaz satırlara kaydetmelisin.
Aldırmadan geç, uyma dünyanın bin bir hâline inanma ve güvenme zamana.
Hasan TANRIVERDİ