Hayatın sorunları bitmez fakat bu sorunları da çözümsüzlüğün temsilcisi, yumak hâline getirmemek gerekir. Karşılaşılan bir sorunu kenara atmak, çözümsüz bir sorunu halletmek manasına gelmez. Artık böyle bir problem kalmadı, demekle, kişi veya toplum sorundan kurtulmaz.
Milli eğitim, öğrenciye; sayısal ve sözel bölümler seçtirmek suretiyle, çözümsüzlüğü bir kenara atmış oluyor. Çözümsüzlük bir kenara atılarak halledilmiş sayılamaz. Öğrenci sayısal okuyor, sözel derslerden kurtulduğunu sanıyor. Bu öğrenci, hayat içinde sözel türü bir problemle karşılaşırsa ne yapacak. Örneğin, dilekçe vermesi, konusunda makale yazması ve konuşma yapması gerekirse problemi nasıl çözecek.
Günümüzde görevlerde liyakatsiz, bilgisiz kişilerin olmasının nedenlerinden biri de budur.
Öğrenci sözel bölümü seçmişse, sayısal derslerden, hayat derslerinden mahrum kalmaz mı? Matematiksel düşünce, fen dalında hayatın biyokimyası, fiziki gelişmeler. Bütün bunlar hakkında haberi olur mu? Sonra öğrenci sorar, kapı kendiliğinden nasıl açılıyor, diye.
Hayata atılan bir öğrenci, edebiyat, tarih, coğrafya ve felsefe bilmiyorsa hayatı bilmiyor, demektir. Nasıl bu kadar problemi bir kenara atarsınız da hallettiğinizi zannedersiniz.
İnsan Türkçeyi bilmiyor ki, onu İngilizce ile Fransızca ile karşılaştırma imkânı bulsun. Karşılaştığında Türkçe iyi bir dil değil diyebiliyor.
Çözümsüz zannedip bir kenara atmak, o problemden kurtulmak değildir. Aksine, hayatın acısıyla, tatlısıyla sana sunduğu kurallara aykırı davrandığını bilmiyor. Öyle bir olaya giriyor ki, problemi değil, kendini de çözümsüz bir kişilik kabul ediyor. Bu durumda o anki düşüncesizliğinin acısı daha sonra çıkıyor. Demek ki, her zaman kendine inanacaksın.
Hayatın kurallarını bir şekilde çözememiş olabiliriz. Buna rağmen yıkılmamak, ayakların üstünde durabilmeyi sağlamalıyız. Yani hayat mücadelesinden pes etmemeliyiz. Problemin üzerine gideceğiz, çözümlü görülüyorsa, çözen var ise, nasıl yaptığını inceleyeceğiz. İncelemeler sonucunda probleme bir açıklık getireceğiz. Hayatın anlamı problemimizi çözümlememizi gerektiriyorsa, çözümle uğraşmak, araştırmak, elimize geçen fırsatları değerlendirmek ve zamanı iyi kullanmamız gerekir.
Hayatın anlamına uygun olarak, çalışmalarımızı yoğunlaştırıp etkili olmasını sağlarız. Aksine iyi ve kötü işleri yapmanın senin için bir manası olmaz. Hayat kısa da olsa daha dikkatli çalışıp hayata dair bir mana ortaya çıkartman gerekir. Çünkü hayatın doğallığında bir denge ve uygunluk vardır. Hayata bir anlam kazandırmak burada önemlidir. Onun için hayatın gerçeklerini bileceksin. Gerçek çözümden uzaklaşırsan, çölde vaha ararsın.
Dünya hayatında var olmak, günlük işlerde uğraşmak ve zamanı değerlendirmek gerekir. Çünkü hayatı geri getiremeyeceğimizi bilmek ona bir anlam kazandırmaktır. Bundan dolayı, geri getirilemez değerleri kaybetmemek gerekir.
Hayatın sorunları, yumak olmadan çözüm yoluna gidilmelidir.